Tarzancam daha iyidir...

30 Aralık 2013

Fenerbahçe yıkılmaz

 http://youtu.be/OingLKMDmjg

-Bir Galatasaraylı olarak gözlerim dolmadı değil.
-Diyeceğim ama Gezi'yle alakalı her olayda gözlerim dolduğu içün...
-Bir de çok değerli Osman Hamdi'nin doğum gününde olması... Bir alakası yok, Osman Hamdi'nin Kadıköy'ün ilk belediye başkanı olmasından mütevellit.
-Yani ya çok duygusalım, ya politik olarak kendimi başka türlü ifade edemiyorum.
-Ki kendimi bile ifade edemediğim düşünülürse...
-Biri demiş, bi ara twitlemişim; ilk aşkını unutamayanlar bu günleri de (Gezi günleri) unutamayacak. Ve öyle de oldu, gibi hissediyorum şu an.
-Anlıyor musun sayın Yavri, mutlu yıllar cnm, mutlu yıllar bebeyim.
-Işıkçılık maceram devam ediyor. İki oyunda takılıyorum.. İki oyunun müziklerini de açıp kapıyorum, ışıklarını da indirip kaldırıyorum. Gerçi en son oynadığımız oyunda sahne atladım gerçi ehah. Rezalet. Olsun, baya eğleniyorum hakaten ben, bence siz de tiyatroyu bi düşünün. Olmadı oyuna gidin bi şey yapın, olm birlik beraberlik gerektiren bu günlerde...
-Ece Temelkuran, buuu cemaat-Akp savaşı içün bu bizim savaşımız mı demiş vö daha söz dinleyen, ortalama bir muhafazakar iktidarın geleceğinden dem vurmuş. Yesinler birbirlerini mi demeliyiz, ben öyle diyorum, henüz bir zararını görmedim.
-Cemaat-Akp savaşına gereken önemi vermediğim için bazı çevrelerden tepki topladım. Şöyle bir şeyler oluyordu; haberleri okuyup okuyup, tepkisizce sekmeleri kapatıyordum. Kafamda nereye sıçacaklar dönüyordu.
-Git belediyenin oraya yap karşim.
-Of neyse, sono parlo Italiano.
-Mutlu yıllar diliyorum.

22 Temmuz 2013

Neden biraz daha biberlemiyoruz? (Bu arada mutlu yıllarrrr...)

- Ve mutlu direnişler, bölge mahkemesi tüm  Taksim Meydanı'nı içine alan yayalaştırma projesinin iptaline istinaden alınan kararı durdurmuş.
- Hayırlı, uğurlu olsuun.
- Islak kek yapiym dedim, tüm aile bireyleri festivale katılma kararı aldı. Neden olmasın? Neden ailecek ıslak kek yabmıyoruz? Kalabalığı idare etmekte zorlansam da bu süreçten alnımın akıyla çıkmayı başardım. 
- Islak kek yapmak isteyen aile bireylerini  kendi başına bırakmıyoruz. Herkesin kafasında bir ideal ıslak kek tarifi var. Ve bu tarifler ısrarcı tarfiler. Hepsi bir borcama akmak isteyen un-şeker-yumurta-vanilya-kakao-kabartmatozu-süt kumkuması. Maalesef o kadar demokratik değilim canım. Bir de yağ var. Yağ mühim. 
- Fındık yağı iyidir diyolla.
- Onun üzerine süt ve yağ, yanına bir kaşık unu çekip isyeeean bayrağı açtı. Artık buna daha fazla göz yumamazdım!!!111
- Aramızda vakt-i zamanında mynet ve türevi sitelere seks hikayeleri yazmış olanlarımız varmış. Hatta utanmadan hikaye serisi bile çıkarmışlar diye duydum. 
- Awww yeeaah!
- Çiftleri piste davet ediyoruz.
- Utanmanıza hiç gerek yok canım, kendinizi Yavru Tarzan'ın kollarına bırakabilirsiniz zannımca.
- Neden olmasın?
- Bir alkış da, annemin hayatta kabarmaz o kek hamuru iddialarına karşılık kabaran kek hamuruna gelsin.
- Eveet, mutlu yıllar! İyi ki doğdun!! Niyeyse senden çok ben eğleniyor gibiyim, puha.
- Lanet Avrupalılar, biraz da dertleri, tasaları ve imara açılması bikaçyüzyıl kadar planlanmayan parkları olduğu için mutlular amk. O yüzden kutlama severler. Bana da onlardan bulaştı sanırım. Sadece 3 ay kaldığım Riga'dan nasıl bu kadar malzeme çıkarabildim, ben de anlayabilmiş değilim, neyse, yani evet kutlayalım.
-O değil de, tamam evet parka gittik iyi güzel, spontan bir şekilde iş yerinin yakınlarındaki parka da uğruyorum son bir aydır. Park da bildiğin baya parkmış, neredeyse Gezi'nin 3'te 2'si büyüklüğünde falan. Sonra bir de Yıldız Parkı'na uğradım, o baya güzel. 
-Yani, İstanbul içün bayaa. Sincap falan vardı.
- Parklara gidiyoruz ve azcık şenleniyoruz. 
- Eveet, Sümbüllü oldum, herhalde hepiniz farkettinizz... :( (Di mi lan?) Profilimdeki İsa (sanırım) ne zamandır oradaydı gerçi, Sümbüllü de kendisinin bulunduğu antika kilisenin adı oluyor. Sümbüllü Kilisesi - Aksaray - Ihlara Vadisi. Fresklerinde İncil'den sahneler var vö kiliseyi taştan oymuşlar.
- Nayz.
- Bloğun adı Cıvır Tarzan mı olaydı?
- Bayağıdır araba koymuyorum. Geçen gün yine en güzel ıslak keklerin sahibiyle Kadıköy sokaklarında sürterken yuvarlak hatları olan bir çıtırla karşılaştım. Sonra nette arattım falan derken kız kardeşine şeettik. Görelim;

1971 Volvo P1800;




Ön panel aşağı yukarı aşağıdaki gibi, galiba;

    şuradan
Benim gördüğüm ise aşağı yukarı aşağıdaki gibiydi, tabi bu kadar hayvani değil de daha bir munis görüntüsü vardı, neyse.


- Şeapalım, Express Gezi özel  ve Tempo'nun Gezi özel sayıları iyi olmuş. Express'in özellikle nerede ne oldu kısımları ve ilk günlerde Gezi'dekilerle röportajlar tarihi veri niteliğinde. Tempo'yu henüz tam inceleyemedim, göz attım ama  muhtemelen iyidir. Son bir yıldır beni datmin eden bir dergi idi, arada bakardım, müzikli prezervatif haberi oradan gelmişti :)
- Bana ilginç haber veren dergileri hayyyatta unutmam.
- Mozart ve  Tchaikovsky  cdlerini hala arada dinlerim. Tempo vermişti. Beleş candır.
- Tabii ki Çaykovski'nin İngilizcesini çaat diye yazmadım. Öyle bir dünya yok. Gittim ekşi'den kopyaladım :(
- Öeeh, evet, direngezi!
- Bu arada iyi ki doğdun demiş miydim?
- Sevgiler...

9 Temmuz 2013

Home is where occupy is


-Gözlerin yaşarması.
-Sanıyorum torunlara anlatılacak bir sürü hikaye çıktı.
-Brezilya'da devlet başkanı sanırım, eylem yapmak gençlere çok yakışıyor demiş.
-Olay, sadece yakışmasından biraz fazlasıydı.
-Üniversitedeyken, bu milletten bi bok olmaz dediklerinde, açıklayamadam da bu fikre karşı çıkıyordum. Sevgili çok az okurum farkındadır ki, lanet bir şekilde umutluyumdur. Üniversitede de öyleydi. Somut bir açıklama yoktu, tam tersi ben ve benim gibi olanların bir türlü toparlanamıyor olması ve CHP'nin sik gibi tutumunun bizi bir yere götürmeyeceği çok aşikardı. Ama, diyordum adamlar ve hatunlar var. Yani tanıdığım, siyasi tutumundan hoşlandığım, saygı-sevgi çerçevesinde oturup muhabbet edebildiğim... Bu adamlarla biz burada bir halt yapamıyoruz ama bir yerlerde başka adamlar ve hatunlar olmalı arkadaş, diyordum. Eğer biiz burada gaz ve toz bulutundan evrilebildiysek, uzayın bir başka köşesinde başka canlılar da olmalı hesabı!
-Her ne kadar, uzay genişlediği için diğer galaksiler her geçen gün giderek uzaklaşıyor olsalar da!
-Oradasınız biliyorum!
-Daha bir-iki hafta öncesinde ((ben bu yazıyı yazmaya başladığımda henüz bir-iki hafta öncesiydi)) ekşi'de, bu ülkeden siktiorlup gitme isteği gibi bir başlığa berbat bir entri girdim. Ülkeden sittrolup gitmek isteyenlere baya belden aşağı vurarak (ondan sonra bir de kendinize erkek dersiniz sığlığında) saydırmıştım. Sonra tabi, ucuz ucuz tepkiler topladım. Ucuz bir entriydi ve olacağı buydu. Ama, işte, her ne olduysa bu umutsuzluğa, çözüm diye terkedip gitmeyi savunmaya, çünkü bizden bi bok olmazcılığa, niyeyse, olağanüstü tepkiliydim. Kökten ulusalcı mıyım? Ego problemim mi var? Niye insanlara küfrediyorum?
-Sanırım annelik de böyle bir şey çıkacak diye düşündüm şimdi.
-Oh, pms.
-Gezi beni haklı çıkardı.Çıkarmış olmasını diliyorum.
-O entri sonrasında gitmeyi savunan bi arkadaşla yazıştık. Küfrettim kusura bakma dedim yazara, aslında yerinde olsam bu entriyi sallamazdım, dedim bi de, iyice şaşırdı. Sonra Gezi olayları patladı, entriyi sildim.
-Gezi sonucunda bir bok olmayabilir. Biz boku bokuna çaba harcamış olabiliriz. Ama an itibariyle Gezi beni haklı çıkarıyor, o kadar da yalnız değiliz.
-Ülke, terketmek için fazla güzel.


-Gerçi, Gezi sonrası çekilecek hareketler listesinde, blogger'dan da çıkmak vardı, blogger genelde hükümetler tarafında hareket ettiği için ama zaten Tarzan'da değil zararlı içerik, içerik bile yok ki amk. Haha.
-Neyse evet; kadınların duruşu, yardımlaşma, BJK-FB-GS kardeşliği, türlü başka kardeşlikler, olayların ülkeye yayılması, Gezi'de komün hayat, POMA, duvar yazıları, 90 nesli ve alet edevatları (fb-twitter vs), bir muhalefet olarak RedHack, bir sığınak olarak Divan ve diğer özel sektör zımbırtıları, gönüllü doktorlar falan falan acaipti. Yenilmezler aşağıda güzel olmuş, Birsen Altaylı ve Divan'daki piyanisti de unutmamak lazım aslında.



-Değil mi, her şey 20 gün boyunca ne acayipti.
-Süreç boyunca kafamı kurcalayan iki soru oldu. Lanet bir ulus iliş mezunu olarak diyordum ki;
1- Elbette bir zımbırtının maşası olarak hareket ediyor olabiliriz. Bu hareket neyin devamıydı? Bu noktada iki soru daha sorulabiliyor; bu hareket bir kurgu mu yoksa içten mi geliyor?

Arap yarımadasında Baharlar mevsimi henüz bitmişti ve Mısır'daki hareketin aktivistlerinden birinin videosunda anlattığı gibi işler boka sarabilirdi. Mısır'da bir yeniden paylaşım yaşanmıştı ve acaba aynısı TR'de de mi oluyordu? İçinde Otpor geçen analizler aşağı yukarı bu meseleyi anlatıyordu.
İlk günlerde bir ihtimal haklı gibi görünen Akp'li blogger Merve Şebnem Oruç'un dikkat çeken analizi kısaca şöyleydi; Tayyip, kendisini bataklığa çekmeye çalışanlara gözdağı vermek için ülkede bir ateş yakılmasına izin veriyordu ve yaptığı hareketlerle hem batıda kendisini bir şeylere zorlayanlara hem doğuya mesajlar gönderiyordu. Tayyip'in bir türlü geri adım atmamasının dış ayağı olarak bunlar anlatılmıştı. Sonraki yazılarında Otpor ve CIA tetiklemiş olabilir ama hedef iç savaş çıkarmak değil, de demiş. Pffft, bundan sonrasını okumadım. Çünkü CIA, girerse dağıtır, bu böyledir. Ama bu dağıtma becerisi becerikli bir gizli servis olduğundan değil de tam bir hayvan olmasından kaynaklanır bence. Pistirler, her yola girerler, ülkenin dağılmaması, hele bir de ateş yakıldıysa mümkün değildir.

-Neyse işte, buuu Mervaa'nım'ın yorumlarına benzeyen yorumlar çok yapıldı, hala da yapılıyor. Bu yorumların bir diğer ortak noktası; bu işi illa ki dış mihraklar tertiplemiştir.
Yoksa, bu alanlardaki ebleh olduğu düşünülen grubun kendi kendine sokağa çıkması elbette anlaşılır değildir. 
-Ne ilginç ki, Akp'nin ilk çıkış dönemlerinde, ulusalcı tayfa da AKP'yi bir kurgu oluşum olarak nitelendirmişti.. 
-Fakat Mervaa'nım'a sorsak, Akp de bir halk hareketinin sonucudur.
-Ben, aynı zamanda bir çapulcuperver bir vatandaş olarak, hareketin dış kaynaklı olduğunu düşünmüyorum. Tayyip olayları tırmandırarak mağduriyet yaratma çabası içine girmiş olabilir. Sonuçları yönetmek konusunda, kendi adına yani kendi safını sıkı tutma adına başarılı olmuş olabilir. Ama olayı kurgulamış yada birinin olayları kurgulamış olabileceğine pek inanmıyorum.90 neslinin bir hassas noktası olduğunu hangimiz biliyordu ki?

-Yazıyı yazmaya başladığımda Merve Şebnem Oruç henüz köşe yazarı olmamıştı. Ve çoocukları kalkan yapiyler twitini henüz atmamıştı. O twitten sonra kendisinden soğudum ve niye bu hatunu ciddiye aldım ki diye hayıflandım. Neyse, ilgili twiti ararken 2 temmuz tarihli yazısına da gözattım, Erdoğan'a karşı toplanan grupları sokağa döken nedenleri ve kimin nasıl desteklediğini yazmış. Darbe isteyen CeHaPe ve devrim bekleyen sosyalistler ilk sıralarda. Bunlara da inanmıyorum. Ben hakiki bir sosyalistin, sosyalizmi ve uygulamalarını incelemiş bir sosyalistin, bu olaylar nedeniyle, bırakın bu olayları Türkiye'de yakın bir gelecek zamanda devrim olabileceğini düşünebileceğini değil düşünmesini düşleyebileceğini bile sanmıyorum. O zaman sosyalist uygulamaları ve sosyalizm tarihini bilmiyorsunuz demektir, derim. Ya da çakma sosyalistsinizdir. Sosyalistler sokağa döküldüyse bu yine Erdoğan ve uygulamaları karşıtlığındandır, bunu görmek istemiyor bence bu hatun. 
CeHaPe'nin darbe istemine artık bir şey demeyeceğim. AKP'nin şeriat isteğini biz pis komunistler nasıl anlıyorsak CHP'nin darbe isteğini de bu pis şeriatçılar aynı şekilde anlıyor, in my opinion.
Fakat dış mihraklardan sözetmemiş? Bizi daha demokratik bir yere götürecekse neden olmasın bile demiş. Allah Allah. Lan ben mi yanlış okudum önceki yazılarını acaba ama ööeh geri dönemeyeceğim.

2- Olaylar nereye gidecek? İkinci sorum buydu. Ki bu soruyu tek soran ben değildim. Akabinde bu sorunun cevabını da forumlarda aramaya başladılar. Ne sürpriz ki kimse devrim demiyordu. Bağımsız aday çıkaralım, parti kuralım ya da varolan bir partiyi mümkünse dönüştürüp orada toplanalım düşünceleri ön plana çıktı. Seçimlere gerçi vakit var ama bu süreç içinde bir parti kurulması mümkün değil düşüncesi ve illa büyük bir siyasi oluşum olmak zorunda değiliz, bir sivil örgüt de olabiliriz diyenleri gördüm. Can Dündar, İtalya'daki 5 Yıldız Hareketi'ni ilk defa dillendirdi Gezi'nin ilk zamanlarında, en başta alıcı buldu. Ben de olabilir demiştim. Fikir güzel ama şu an için Beppe Grillo'nun uygulamada patladığını söyleyen var, Ekşi'de en son öyle okumuştum. İşler şu günkü tarihlerde de muallak. Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi, biz çapulcu partisiyiz diyerek çapulculara bi adres verdi. Bu arada Facebook'ta Gezi Partisi diye bir oluşumu da takip etmekteyim. Niyeyse bu partisel girişimler beni pek heyecanlandırmıyor tam tersi tırstırıyor çünkü net bir lider çıkmaması gibi bir problemimiz var. Tanıdık bir sima olmayınca siz kimsiz karşim diye sormadan edemiyorum ama takip etmeye çalışmıyor da değilim. Bir lider çıkacaksa RedHack'in sözcüsü, en ideal aday gibi görünüyor, benim gibi düşünenler de var diye gördüm sağda solda.

-O ilgili lider de şu aşamada çıkmamakta haklı da olabilir sanki, Mehmet Ali Alabora'nın durumu gördükten sonra.

-Forumlar tabi ayrı bir girdinin konusu olabilecek kadar geniş kapsamlı. Forumların biloğundan takip edebildiğim kadarıyla iyi fikirler çıkıyor; Anadolu'ya gidip halkı bilinçlendirelim gibi öneriler, türlü insan hakkı ihlallerine karşı duralım önerileri, Haydar Paşa meselesi ki yeterince ilgi göremedi, türlü atölyeler, hoca çağırıp ufak paneller yapmalar, sofra kurmalar, tiyatro planları yapmalar(bu plan bu perşembe Yoğurtçu'da gerçekleşecek), her şeyden önce parklar bizim demeler, bunlar hep güzel hareketler. Ortak akıl ve bilincin yükseldiğini görüyoruz. Ben istiyorum ki yükselmekle kalmasın, yayılsın ve otursun. Olamaz mı bu? Olsun mu?

-Olsun.

-En başta forumlardan fazla ümidim yoktu, aslında hala yok. Ama bayağı iyi bir yere geldik diye düşünüyorum. Ülkeden sittrolup gitmek isteyenlerin sayısı sanırım azalmıştır. Ya da belki, aslında gitmek falan istemediklerini farketmişlerdir nebliym (sözüm meclisten dışarı bebeğim, daha çok ekşi'de kapıştığım insanları düşünerek yazdım bunu)

-Arada Lice olayı ve Doğu Türkistan meselesi yaşandı. Ayrılıkçı Kürtlere ve Uygur Türklerine dair tutumumuz üzerinde düşünmeye değer ama bu konuda hayvani tarihi bilgi eksikliğim nedeniyle şeedemeyeceğim. Özellikle forumlarda, Türk-Kürt ayrışması özellikle forumların facebook sayfalarında mütemadiyen su yüzüne çıkıyor ve ne tam olarak neydi diye mütemadiyen kendime soru sorarken yakalıyorum kendimi.

-Arada doğum günü kutladık en güzel ıslak keklerin sahibiyle :)

-İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne gidin ve Konya'dan çıkmış hayvani lahti görün. Konya bu ne, dedim. Halbuki Mevlana ortadayken niye çıkan lahte bu kadar şaşırdıysam?

-Romansss! Herhalde Roma döneminden bir lahitti gerçi, nebliym, neyse, öyle bir şeydi. 

-İskender Lahti'ni de göreceksiniz tabi, zaten yolun üzerinde :)

-Ne diyordum, bi şe demiyorum, erik mevsimini kaçırmamışsınızdır umarım. Kayısı mevsimi de geldi geçiyor, bol kayısı yiyiniz.

-Sevgilerimle.

10 Nisan 2013

Bazı tarifsiz üzümler! -the ıslak kek-

-Geçen ay, bi dosya ile ilgili işi ay başında hatırlatmadım diye patrondan şahane bir azar işittim.
-Bu ay, yine hatırlatmıyorum ve tek yaptığım şey oraya buraya ıslak kek yazmak!
-Banane.
-Off ıslak kek.
-Bir süredir bir bok düşünmüyorum -sen hariç- -ıslak kek de hariç- Çocuklarla konuşamadığımız an hani? Çözümsüz sorular üretmeyelim, işmiz gücümüz var Yavru Tarzan, dosyayı şeetmedik!
-Öf. Islak kek.
-Yumurta.
-Un.
-Kakao.
-Süt.
-Kakao çekirdekleri.
-Yumurtlamak.
-Memeler.
-Kahve olabilir.
-Belki biraz sütle ıslatmak.
-Vanilya.
-Annem dedi ki bloğunu kapat. Ya da kaldır. İçimde tarifsiz üzümler. Diyeceksiniz ki ne alakası var annenin YT ile? 
-Neblym. Bakmaz diye düşünmüştüm. 
-Bloğu ilgili yerden kaldırdım. Halbuki o ilgili yer, YT'nin yeriydi.
-Tamam geri koy, banane.
-Artık çok geç.
-Akıt elemini, kederini.
-Fakat Gonca Vuslateri, ki hemşerimdir, ve hep ilgimi çekmiştir, bence güzel iş çıharmış.
-Şahane bir azar işittim ama nedense patron beni seviyor. Hiç yaşıtım arkadaşım olmadı, ööyle geyik çevirmedik, bir tane arkadaşım oldu, onunla da evlendim zaten, dedi patron, yine işten ayrılmaya çalışıyordum. İşte bu çok hüzünlü geldi. 
-Annem de bnm hiç kankam olmadı diye twitlemiş.
-Islak kek kek kek kek...
-Kafam iki gündür hormonlar nedeniyle güzel.
-Bir-iki gündür ıslak kek tarifi okuyorum. Her yerim tarif oldu. Basit bir tatlı için bu kadar tarif okunmaz. Ama ben merak edip okudum. Çünkü ilginç geldi. Bakalım başka neler olmuş diye okudum okudum. Kendimi garantiye almak için, malzemeden bir bölümünü sos olarak ayırıp ve aynı zamanda biraz sütle ıslatıp ayno zamanda ek sos kullanabilirm. Deneysel takılayım diyorum. Islak kek-browni arası bir alternatif tür olsun benim kek diyorum. Daha az şekerli olması için bir ölçü daha çok şekerli olsun diye başka bir ölçü. Ya da yaptığım kekin bir bölümünü bir sos diğer bölümünü başka bir sosla ıslatabilirm.
-Gibime geliyor.
-YT'yi öksüz bıraktığım için ağlayabilirim şu an, öyle bir kafa yaşıyorum.
-NEYSE.
-Deden diye bir grup var. İdare eder.
-O kadar tarif okudum, ofisteki hatunun dediği, sıvıları bir arada kuruları bir arada karıştır önerisini hiçbir yerde göremedim henüz. 
-Hımm, demek püfff noktaları saklanıyor, hımmmm...
-O yüzden her gece beeeen, her gece üzümmüşüm!
-Saygılar,