Tarzancam daha iyidir...

18 Kasım 2012

Bazı çığlıklar

-Hank'i bayağıdır izlemiyordum, bikaç gündür yeniden izlemeye başladım ve evet! Çığlıklar! Yeniden!
-Şimdi, şu kavgaları araştırıyoruz öğreniyoruz;

*Ahmet Haşim - Yahya Kemal kavgası
*Nazım Hikmet'in Resimli Ay Dergisi'nden Putları Yıkıyoruz yazıları ile giydirmeleri sonucu Türk Ocakları'nı karşısına alması.
*Sabahattin Ali - Nihal Atsız kavgası ki sanırım favorim bu. Nazım Hikmet'in Hamdullah Suphi'ye yazdığı şiir de muhteşemmiş emme bir Sabahattin-Nihal olamıyorlar.

-Bayılıyorum olm kavga izleme ben :)
-Geçen gün tiyatronun pasajında oturuyorduk, bir arkadaşım tanıdığı bir kaltaktan yakınıyordu, barda olur olmadık heriflere sarkıyormuş falan, en sonunda küsmüşler. Sonra ben kızı merak etmeye başladım. Halbuki arkadaşım nefret ediyordu, ben sevmeye çoktan başlamıştım bile.
-Tarzan sen kocaman bir çılgınsın.
-SEVTAP! Sevtap'ı oynamaya kalktım ve olaylar gelişti geçenlerde. Dinçer Sümer'in Eski Fotoğraflar diye bir oyunu var, sonra film yapmışlar, Sevtap'ı Bennu Yıldırımlar oynamış. Tam da o sıralarda Yıldırımlar'ı tiyatroda izledim (İstanbul Büyükşehir - Dar ayakkabıyla Yaşamak). Süper Baba zamanları falan geldi aklıma. Buz gibi havada elbise-bot kombinini -tanrı bizi kombinlerden korusun- ilk onda görmüştüm, -halbuki klasik doksanlar havasıydı ama ben ilk onda görüp sevmiştim- Hatun süpermiş meğer. Ben ufaktan Yıldırımlar'ı sevmeye başlıyorum müsadenizle.
-Yeah, berbat bir Sevtap'tım bu arada. Eski Fotoğraflar da güzelmiş.
-Kaltaklar. Enerjilerini seviyorum sanırım. Zapdedilemez bir enerji oluyor ya. Yapma kızm diyorsun gidiyor yapıyor ya. Kaos ortamında çok gülüyorum. Kaltaklar kaos getirir.
-Getirsin napiym, eğleniyor muyum eğleniyorum.
-Değil mi?
-Gayz?
-O değil de ışıkçı oldum.
-O değil de geçenlerde bazı eğlencelerim pahalıya patladı. Vazgeçtim, aslında eğlenceli değildi, bir kutuya kapanmış olmamın nesi eğlenceli olabilirdi? Şöyle; bir eğlenceyle bir kutuya kapanmıştım ve kendimi eğlenceme odaklamıştım. Ne hoştu,  tüm saatlerim ona ayarlıydı, tüm planların ortasında, galaksimin merkezindeydi. Kafamı kaldırıp başka gezegenlere gözatmadım bile...Gerek duymadım, meğer bir kutudaki galaksi bana yetebilirmiş. Öyle güvende hissediyordum ki sonuçlarını bilmeme rağmen olacakları sittrettim. Bu eğlenceliydi. Kimin için eğlenceliydi? Benim için. Hangi ben? İşte, benlerden birkaçı için. İçerdeki benler kurulundan güvenoyu alıp yürürlüğe koyduk ya bu kararı. Nebliym, geçmiş verileri inceledik, analizleri yaptık, riskleri hesapladık. Bir serseri mayınla takılmanın nesi eğlenceli olabilirdi? Hiç. Ne kaybederdik?
-Belki bazı yeni alışkanlıkları.
-Ne kazanırdık?
-Tarzan'a yazılabilecek bazı anlamsız metinler ve bazı vakit geçirmeceler...
-Aferim bize.
-Sonra pahalıya patladı.
-Allah Allah...
-Hayatta bir kez bunu yapmak lazım. Gerçekten.
-Şuu, hayatta bir kez yapılması gerekenler listemi çok geç olmadan güncellemem gerekiyor sanırım.
-Ve sonra ilk nefes! Akan İstiklal Caddesi. Tüm ışıklarıyla gecenin bir yarısı ölmüş Kadıköy! Yanımdan geçip giden cazip teklifler; nedense midem bulanıyor. Bulanmıyor aslında ama bulanacakmış gibi oluyor. Hey bayım! Teklifinin canı cehenneme tamam mı! İlk nefesimle boşluktayım. Ve bu boşluk beni yoruyor. Sizinle ilgilenemeyeceğim.
-Nebliym, hoş ihtimaller vardı. Ben uyumlu bir insanım ya, geçenlerde bir kişilik testi yaptım peacekeeper çıktım. En iyi tanımı İngilizce maalesef. Barış elçisi mi desek? Beyaz bayrak sallayanın önde gideni. Peace kelimesinden, daha çok telaffuzundan nefret ederim bu arada! Hey tanrım! Yani öyle işte, ben olayların iyi tarafına bakıyorum, ne olmuş yani serseri mayınsa diyorum. Hangimiz serseri mayın değiliz ki ama??! Elimi attığım her skten öngörülemez davranışlara sahip mayınlar fışşşkırıyor. - mecazen- Belki, dedim, bu durum hayatın bir gerçeğidir. Belki de ben de öngörülemez davranışlara sahip olmalıyım azıcık. Azıcık sürpriz yap be kadın! Olup olmadık yerde ağla delir falan! Hay amk!
-Aksine kodları veririm.(bkz; ben kavga etmem tribi) (tanrılar belamı veriyor ama)(üzülmeyin)
-Verir gibi yaparım.
-Vermem.
-Bana adam gibi mayınlar bulun, lüdven, yalvarırım.
-Tamam, büyüyorum.
-Bir Yavru Tarzan olarak büyüyebildiğim kadar büyüyeceğim.
-Bir arkadaşım bir Suriyeli ile evlenip Slovakya'ya yerleşiyor dedim patrona, şu kapının dışında hayat var, seninle konuştukça bunu farkediyorum, dedi.
-Yani kutunun dışında.
-Evet; Ford Mustang 1964. 60-70 dönemi arabalarına hastayım, 68 Camaro hala ilk gözağrım fakat bu şahane. Öyle ki utanmadan sanat eseri diyeceğim;

Şuradan

-Yakışıklı, yapacak bir şey yok.
-Gözlerimi alamıyorum.
-Bu arabalar geri dönsün istiyorum. Otomobil dünyasında vintage rüzgarları essin istiyorum. Yuvarlak taşıt istemiyorum, ühüh.
-Hepiniz yuvarlaksınız!!!!!!!1
-Ekşinin betasını sevemedim arkadaş.
-Ama kutular iyidir, parçalandıklarında ne kadar sevdiğimizi anlarız, lanetler türlü şekillerde varlıklarını gösterir.
-Bu da yeni duvar kağıdım. Güne iyi başlama nedenim.
-Tanrı Ford'u ve Chevy'i korusun.
-Amen.