Tarzancam daha iyidir...

29 Mayıs 2010

Gelmesi - gitmesi...

Oluyor mütemadiyen gelen-giden bir şeyler.
Misal Cinematic Orchestra gelmiş, herhangi bir tanrının herhangi bir kulu mu haber vermez??
Tekrar bir düşündüm de, herhangi bir tanrı da haber verebilirdi bi yerde, o da olur yani...

      

Cinematic Orchestra - The Man With The Movie Camera

26 Mayıs 2010

Bundan istiyorum!

60 yaşında, yüzen fil.

Ayrıntılar şuradan incelenebilir.
-gerçi eskiymiş de, ben niye yeni görüyorum lan?!-

25 Mayıs 2010

Fıkır fıkır fıkırdama gel bana geeeeeeeel!!!

Beyoğlu'nda gezersin,
Gözleeeriiiiiini süzerrsin, aaaah!!!  x2 
Sevdiceğim, yavrucağııııııııııııııııııııııııııııım
Niççin niççin beeenii üüüzersin??!!! x2

Aaaaah, aaaaaaaaaaaah
Fıkır fıkır fıkırdama, gelll bana geeeeeeeeeel!

Mavi boncuk taakaarsın
Çokk canları yakarsın, aaaaaaaaaaaaaaaaaaah x2
Sevdiceğim, yavrucağııııııııııııııııııııııııııııım
Niçin niçin bendennn kaaçaaarsınnnn  x2

Aaaaah, aaaaaaaaaaaaaaaaaaaah
Fıkır fıkır fıkırdama, geeeeel banaa, geeeeeeeeeel

-yavaş-
Şıkır şıkır şkırdamamamama geel bana  -çok sesli- geeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeel!!

-Bana da yazık...
-Fakat aklımdan yazdım şarkıyı -bir şeyler atlamış olabilirim ama aklımda kalanları yazdım-, valla odaya girdim, çat diye başladım, Beyoğlu'nda gezeersin, diye, sonra bi bakmışım çılgınlar gibi fıkır fıkrılskjflkajflksjfdama gel bana gel, derken buldum kendimi, fakat çok rahatlıyor insan, elimde değil yani, neler oluyor, lan, yoksa!!!!
-Şey geldi tabi aklıma, çocukken babam eve bi Yapı Kredi'nin topladığı İstanbul Şarkıları kasedi getirmişti. Yapı Kredi dağıtmış gene, yapıyordu bir zamanlar öyle güzellikler, neyse, evde de kaset yok(tu), olmayan bir zamana denk gelmiş, benim de çok şuursuz zamanlarım, ne yaptığımı hakikaten bilmiyorum, ilkokul 5 falanım, ya ben o kasedi dinlerdim. Acıkmışım çünkü müziğe. Tamam televizyon açık ama yetmiyo orası bir şeyler bulmam lazım, ne bulursam dinliyordum, işte çok ama çok kısa bi dönem ben böyle İstanbul şarkıları dinledim ama makber falan, maavi gözlü sarışın kııııııız, gel gidelim adayaaa biiiiiiz.. falan tadında şarkılar
Ve hatta;
Biz Heybeli'de, heeer geceeeee
Mehtabaa çıkardııııııııııık x2
Sandalllllarımııızz neş'e dolaaaaar
Zevke dalaaaaaardııııkkk x2

Bi de manyaktım, bir kasede başladım mı, sonuna kadar dinlerim yani, arkalı önlü bi de, o kaset yarım kalmaz, kalmaz, kalamaz imkansız benimsin havalım  lkjfdljfdsljkdfsljkfdsljkfds ahah nostalji modu.
Yok kalmazdı, bir saat falan, ne zaman kasedi taksam dinlerdim piskopat gibi.
Ve çok dinlemedim ama kafama girmişler bi kere, sözlerini bulsam yine müziklerini falan çıkarırım gibime geliyor. Çok fena. Utanıyorum.
-Bu Beyoğlu da kesin kasetteydi, başka nasıl hatırlayacağım bütün şarkıyı lan?!
-Herhalde öğrencidir diye otobüste kesişmemeye dikkat ettiğim çoocuğun aslında öğrenci olmadığını farketmek ... güzel oluyor evek. Yirin.
-Yok kendimden küçüklere yazmıyorum. Emniyet sübabı gibi bir şey. Olmuyor. Diyorum ama yine bir-iki yaşa ses çıkartmadığım zamanlarım da olmadı değil. kllkjdfsklfdklfdk Yok iki yaş hiç olmadı -iki olmadı ama üç olmuş olabilir lkdflkjfdlkjdsf- tamam mı hep bir falan oldu. Hatta ilk dalgasına yazıştığım adam, sadece altı-yediydik ve yazışıyoduk napim ama çok benden alakasız gelişmişti, baya baya komşumuzun oğluydu ve bi yaş küçüktü  ve ben o sırada bile ya sen benden küçüksün seni ciddddiye alamam kafası yapıyordum ki aynı yıl  okulda -altı senelik- hayatımın aşkını baya baya bulmuştum, neden; en azından yaşıttık. -Furkaaaaaaaaaaaaaaann-
-Fakat o da beni seviyordu lan. -inanılmaz biliyorum- -ben de inanamamıştım, çünkü en gizli saklı yaşadığım tek aşkım olmuştu- -ben ulu orta yaşarım- - tarzaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaan-
-Tanrı benden küçükleri benden korusun.
-Olur da albüm dinlersem, tıpkı eskiden olduğu gibi, sonuna kadar dinlemeden kapamıyorum hiçbir şekilde, olay kasetlerle sınırlı kalmadı, kalmaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaz.
-Lost'un son bölümünü izlerken, skerim iyi ki manyağı olmamışım lan ehe ehe he, diye gayet ağzımı yaya yaya... maalesef canım, en son bi Dexter sevmiştim, onunda 3. sezon çoh bayıktı. Bi Six Feet Under, ki yalarım, onlardan sonradır hiç yok yani, boynum bükük, hayır başlayasım da yok, açıp izlerim halbuki deli diziler var da yemişim dizisini modundayım.
-Kardeşim indirdi bölümleri yoksa kim indircek de izlicek de...
-Ama sıkıntıdan True Bloood izlemiyor değilim.
-Vampir seviyorum.
-Buuuu, benim siyasi seçimlerimle zamanında bol bol tşşk geçmiş çok sevgili Kürt kökenli Alevi iki kardeşim bir anda CHP'li oldular ya, 'yaa skicem bir şeyler ters mi gidiyo lan'a döndüm. Hayır, çok da severim adamları, candır mandır da bir anda bööle mutluluk topu oldular ya, ürktüm, aniden mutlu olmayın lan korkuyorum amk!!! Alışık değilim. Yoksa böyle görmek güzel oldu. Sevindim de bi yandan ama ürktüm de! Amin falan sizin için İsa'dan güzellikler dileyeceğim, mum yakacağım kardeşlerim.
-Sevebileceğinizi düşündüğünüz bir arkadaşınızın siyasi tercihlerinin değiştiğini an be an izlemek, hoş değil, hiç hoş değil. Dün solcu ayakları yapıp ya işte İzmit'in solcuları şu kafede takılır, bak gidelim istersen teklifleriyle gelen adamın yarın  çakma rayban&converse ikilisiyle sınıfa damlayabilmesi misal... oh.
-İnter-Bayern Munih izliyorduk da maçın arasında kanal değiştirmişim, sonra geri dönmeye çabalarken, süper zeka kardeşime çok basit bir soru sordum; lan maç burda mıydı?
  -Burada derken, bu dünyada mı demek istiyosun ??!!
jksakjafdfdjkfhjfjkfd..
Finalleri falan geldi ona veriyorum ya da Barcelona'nın elenmesi çok koydu hatuna, Mourinho'ya falan çok pis bakıyodu ksdfakkjdfsjlkfdljkfljk.
Tatlı adam ama.

Just standing in the sun again...



Chuck'un 2. sezon jenerik müziğiydi. Herhangi bir albümde olmadığından, bir aralar bulmakta zorluk çekiyorduk, şimdi her şey normale dönmüş, bulabiliyoruz, paylaşabiliyoruz... artık eşliğinde sevdiceğe yazılabilir...
Ve artık jenerik müziği kaydetmediğimi farkettim, çünkü televizyon izlemiyorum. Yok yav bilinçli elit bir yaklaşım yapiim diye değildi, sattım da televizyonu lkdflskjfldj...
Yok yav satmadım, gitmiyorum televizyonun oralara kadar, uzak geliyor Tarzan biliyor musun?

-ha bi de tanrıçalar Mualla ve Şaziment, cmt-pzr-pztsi'yi Tarzan'a tatil ilan etti. --canlarım-

21 Mayıs 2010

Bir takım danalıklar

-Lig TV'nin otobüs durağı afişinde Bursaspor'lu Sercan' ı en önde gördüm, gayet de şebek bir pozla yakalanmış ve elimde olmadan kendimi sırıtırken buldum. Kendi çapımda şampiyonluk kutlamasını bitiremeyeceğim sanırım.  En son UEFA Kupası -diyeceğim bunun adı değişti mi değişmedi mi iyice kopmuşum- ve Süper Kupa'da böyle önlenemez bir sırıtma hastalığına yakalanmıştım.
Bi de yazık tabi, GS'den falan alıştığımız kadarıyla Süper Lig'de kupayı aldığımızda gece boyunca coşar, lisede falanken ertesi gün de okulda kutlardık ve biterdi. Ünideyken zaten anlamını yitirdi, ertesi güne kalmıyordu bile coşkusu anasını satiim.
Ehah, neyse yıl boyu arada sırada hatırlayıp şenleneceğim gibi görünüyor.
Da niye şenleniyorsam, takımın golcüsünü şampiyonluk ilanı sonrası tanımışım bi de, şampiyon olmasalar Sercan'dan haberim olmayacaktı, yani, mallık alametleri...

-Sevgilim İstanbul halkı; havanın kötü olmasının nedeni benim! Ben yaptım! Öeeh dedim bugün de havayı güzel yapmak için kim uğraşıcak, delirtmeyin, getirtmeyin beni oraya deyip bulutladım! Nass olmuş, bence fena olmadı...
Fakat öyle oluyor, kafam hafif bulanıkken havayı da kötü görünce neşelenebiliyorum, eahehahe hava da kötü yeaaaaay, diye.
Tamam ya, yarın-öbürgün falan, şeedelim İstanbul halkı, düzeltelim, bi şeyler yapalım, bi sn.

-2 kilo çilek ve 2 kilo portakal alabileceğim parayı, bir minik şişe %100 taze sıkma çilek-portakal suyuna bayılmış bulundum. Pişman değilim orası ayrı ama benim güzel meyve cenneti ülkemde bu olmamalıydı.
Gel bizi kurtar lan Gandi, dedim. Kartal'da sahilde Koçtaş'ı düşündüm kasadayken, orası bostanlıktı lan! Hem de baya mükemmel bir bostanlıktı. Ben ipince yol bisiletimle onun taşlı yollarında yardırarak-kaydırarak nebçim takılmıştım?!! O değil de, yine o Kartal'da yumurta şeklinde mal süper-lüks binalar yapıyorlar ya, orada bir domates yetişirdi zamanında, gözyaşlarıma hakim olup anlatmayı beceremeyeceğim sanırım şimdi!
Yok lan, ama hakikaten diyorum oradaki tarlanın içinden geçerken böyle bir toprak kokusu, bir domates bir klfdslkjfsdlkjfdsalk... yarın öbür gün o mal elitler lan bir minik şişe %1500 sıkma portakal-çilek suyuna niye 2şer kilo portakal-çilek parası bayılıyoruz diye ağlamasınlaaa!! Kartal'ın bostanları yerinde kalsaydı bütün Anadolu yakası meyve suyu cenneti olurdu bence, ya çok üzüldüm bugün ben buna.
Bi de sahil doldurulmasaydı kimbilir ne eğlenirdik,  içine atlayamadığın denizin kenarında 14 sene yaşamak ne demek konusu var, giremeyeceğim.
Hasta ettin beni İstanbul! Aha yağmuru da başlattım Allahıma!

lö petit note:
-Sonra bostanda -ağaç çok yoksa- meyve yetişiyo muydu lan diye düşünmedim değil, emin değilim çünkü yerde yetişiyorsa sebze oluyor sonuç olarak, ööööf.

19 Mayıs 2010

Oldu mu?

19 Mayısımız kutlu oldu mu, anlamında. -jladsljdjdks nolabilir ki başka?-

Cadde mesela çok acaip kutladı bugün 19 Mayıs'ı, Benzin'de ismini vermek istemediğim baaazı kokteyller falan lfskşlfşk...
Hatta sonra eşsiz bir banliyo treni ile Anadolu yakasının derinliklerine mükemmel bir yolculuk, hepimizin peşinde olduğu şey.
Banliyoda giderken, ilgili durağa kaç durak kalmış diye kapıdaki ibareye baktığımda Sirkeci, Menekşe, Taksim vs duraklarını gördüm bugün yalnız. -fakat Avrupa'nın durakları daha güzelmiş lan-
Hayır, ibareleri yanlış takmazlar elbette.
Avrupa yakasının vagonuydu da, acaba hep Anadolu'da mı sırasını bekledi yoksam denizi geçip Anadolu'ya mı geldi ve asıl önemlisi -eğer geçtiyse- denizi nasıl geçti acaba?? -ilk aklıma gelen olay buydu, denizi geçmeye çalışan mal bir beyaz banliyo vagonu-
Çok görmek isterdim fakat. Duygulanabilirdim bile hatta. -sana duygulanırım ben vagon- Seen, denizi de mi geçeceğidin banliyo vagonuuu, derdim.

CHP.
Bebeğim, ne eğlendin be!
Baykal - Kılıçdaroğlu kapışması, herhangi bir Baykal meselesinden ve geyiğinden daha fazla ilgimi çekti bu arada. Sevişilmiş olması, kimin asıl mağdur olması, kimin karlı çıkacağı, hatunların durumu falan... geçtim.

De, gidiyorsa hakikaten, giderayak Kılıçdaroğlu'na pürüz çıkartmak Baykal'ın yapabileceği son ebleh hareket olabilirdi, ki olduğunu görüyor ve zaytung'dan haftanın aslan burcu yorumunu gönderiyorum:

ASLAN (24 Temmuz - 23 Ağustos)

Geriye dönüp baktığınızda siyasi yaşamınızdaki en büyük başarının vakit gazetesinin web sitesinde 10 dakikalığına da olsa porno yayınlamasına vesile olmak olduğunu hüzünle farkedeceksiniz...

Gereksiz Lö Petit Notte:
Bu arada Zaytung'un burç amblemlerinin, Milliyet' teki burç amblemleriyle aynı olduğunu BİLİYOR MUYDUNUZ?????
-olabilir, siz bunu okuduğunuzda değişmiş olabilir-
-Ben öyle hangi burç yorumu n'apar n'eder bilirim bu arada, misal mynetin İremSu'suna habertürkte rastladım, ohş.
-ki o amblemler kimsenin tapulu amblemleri değildir sanıyorum, bok atma amaçlı şeedilmediğine- -her yerde her şeyi biliyorum ayağı-

Gerekli Lö Petit Notte:
Şu linki eklemek için  ne muhabbet çevirdim, mınako-i.
İnönü-Ecevit kapışmasının bir benzerinin şimdik Baykal-Kılıçdaoğlu arasında yaşandığına dair tarihi bir bakış geliştirilmesi, baya baya adamlar tarih ansiklopedisinden kaynakla haber çıkartmışlar.
Tarih damarlarınızın hep kabarmasını diliyor, linki de çakıyoruuuuuum, çaktım.

19 Mayısımız kutlu olsun, hakikaten.

Hayat pembe bir boksa...

...

Cümleyi tamamlamayı çok istedim fakat.
Bir süredir taslaklarda takılıyordu yazık, devamının olmadığını unutup lan belki iyi bir şey yazmışımdır diye umutla tıklamıştım bugün, fakat üzgünüm.

Olabilir aslında, ankete dönüşebilir.

Ya da;
hayat pembe bir boksa...  olabilir aslında, ankete dönüşebilir.
tamam tamam geçiyorum kjhdsakjdhakjd

16 Mayıs 2010

Timsahın zafer yürüyüşü

                                                                        Şampiyon...
-oha garip oldu laaann-


Evdekiler Bursalı olduklarını falan hatırladılar.
Da marşsız yakalanmamız kötü oldu.
loyloyloyloyloyloooooooy.... Bursaaspoooororroorrr??!!! çıkarabildik anca.


Lö petit notte:
-Lan bu logo -amblem demişim gibi devam ediniz- niye bu kadar renkli lan? ljkfsdakjdsflj-
-Yani tamam biraz renkliyiz de logoda -amblemde- belirtmeye ne gerek vardı mnskmskmskm-
-Evet, logoyu -amblemi -hay mnsksmsksn- - da ilk defa inceleme şansı yakaladım-
-Tanrı bizi kutsasın, cennetine alsın bi şe yapsın-

Hatunlar!

Duygusal patlamalarınızı yönetebildiğinizde, dünyayı da yönetebilecekmişsiniz gibi geliyor bana bazen...

Bunu biliyor olun; Tarzan?!

Kafalardaki bazı karışıklıklara bu notta son vermek istiyorum artık;

İşte bir tar;


Ve işte bir tar çalan amcamız olarak, tarzan;
  

Bu yani...

don lastiği manifestosu!

-Yıllardır toplumumuzda süregelen, don lastiğinin aşağılanması olayına karşıyım! Don lastiği de diğer lastikler gibi sadece ve sadece lastiktir ve lastikler dünyasında en az diğer lastik tipleri kadar söz sahibi olmalıdır ve değer görmeye hakkı vardır!

14 Mayıs 2010

grrrooooaaaaarrrrr!!!!

Oh, kükredim rahatladım Tarzan.

13 Mayıs 2010

11 Mayıs 2010

Mika geliyormuş yeaaav!

Çok pop seven bi insan değilim ama çocukluk tabi pop dinleyerek geçtiğinden insan elinde olmadan güzel popla karşılaşınca... açıklama yapıp kendimi daha fazla kandıramayacağım sanıyorum, ben Mika'yı seviyorum tamam mı, lanet olsun tarzan kabul et ve sindir artık şu gerçeği!!! -lkjljdlajd-

Sakin falan da var, fiyat da fena değil aslına bakarsaaanız.

...Ben sana söyledim, hepten ölürüm ben 
İnan, dönüşü yok bu hız seferi...
Bak bu tren devrilir, bağırır bu raylar
O sahte, o kart düzene!!!! 
                                          denek hayatım

Nerede olacaklar, şurada olacaklar;

7 Mayıs 2010

Bir takım moda olayları


Şurada bir moda olayı var, gelmişken söyleyeyim, hayır bilog değil, resmen bir moda olayı.

Afiyet.

Olmaması

Dikkat ettim de hiç Kadir diye arkadaşım yokmuş. Belki vardı da hatırlamıyorum ama yok bence.

Fakat nasıl olmaz lan?

kahramanını seç, kaderini belirle!

dejeneratör, atabase katkılarıyla

6 Mayıs 2010

kurşun kalem!

Bugün yerde buldum la, sıfır kilometre üstelik -buraya normalde lkfjlksajflkjfslkjfl gelmeli ama gelmiycek tamam mı gelmiycek!!!!-

Çok kurşun kalem sever tarzan yalnız.
Sırf onları uzuuun uzun açabilmek için gidip o dev masa kalemtraşına normalde kolay kolay bir kalemtraşa bayılmayacağı parayı bayılmıştı, hiç acımadan hiç!

Şimdi ofiste, sipsivri kurşun kalemlerim, gelişine kalemliğime dalmaya kalkan nalçak beleşçilerden çok sevgili tükenmez kalemlerimi koruyor, çok yaşa sen dev masa kalemtraşı!!!!!

Şimdi yeni bir süper askeri ordusuna katmış bir komutan edasıyla ufka doğru bakıyorum, yandınız siz kalemliğimeden tükenmez çalmaya kalkacak olan pislikler!!!

nı hahahahahahahahaha!

3 Mayıs 2010

Bu ülkeyi kim kurtaracak? #2

Dicle Koğacıoğlu üzerinden bu soruya, başarısız da olsa cevap arama denemesi yapmış olabilirim.

Neyse, güzel gelişmeler var; Sabancı Üniversitesi bünyesindeki Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Forumu,  Koğacıoğlu anısına makale  yarışması başlatmış.
Ayrıntılar için bir tık

Cansın! - Egon Schiele

Kneeled Down Half Naked Woman

Kendi döneminin çılgın çocuğu,  dışavurumcu ressam, duvarımdan Kneeled Down Half Naked Woman aracılığı ile, lan o kadar dana adam ekledin, ben n'olucam lan, halbuki ben olmasam hiiiç uyanamayacaktın, diyor aşağı yukarı bir aydır.

Kneeled Half Naked Woman, onun en mühim eserlerinden biri ... değil, fsalkdfjlsakjfd, benim en sevdiğim eseri sadece. Tüm çalışmalarına olur da göz atarsanız farkedeceksiniz ki, neredeyse en mutlu-pembe çalışmalardan bir tanesi. Egon'unun hayatını okuduktan sonra,  yeaaav acaba takıldığı iki kız kardeşten hangisidir bu, diye sormuştum. Halbuki rahatlıkla kızkardeşlerden biri olmayabilir... ama mutlu bi resim olunca sankim kızkardeşlerden biridir gibime geldi.

 
çalışmanın ismi buraya gelse güzel olurdu

Schiele, bazen atölyesine küçük yaşta hatunlarla çalıştığından (vs vs kafanıza göre artık) döneminin sapığı olarak ünlenmiş. Porno sektörüne de çalışmış, wikipedinin bir yalancısı olarak, hakkında kız kardeşi ile ensest iddialar da türemiş ki, yhaaa bırakkk, demeden edemeyeceğim. Duygusal bi'insandı o, anlıyo musundşaklsfşlkaşfk...

Egon Schiele'nin ta kendisi

Ama sonuç olarak tüm bu karalamalar, Schiele'nin, Secessionist akım sanatçıları arasında Gustav Klimt'ten sonra en bilinen ismi olmasını engelleyemedi. Hatta 1918 Secessionist Sergisi baş ressamlığı bile kendisine önerilmişti. -peeeh-

bi ara buraya bunun ismini yazmak lazım

İspanyol gribinden öldüğünde, sadece 28 yaşındaydı ve denen o ki kalsaydı, Klimt'in gölgesinden çıkıp kendi kanatlarıyla uçmaya başlayacaktı.
Genelde ressamların başına gelenin aksine, öldükten sonra para basmaya başlamış da değilmiş anlaşıldığı kadarıyla, yaşıyorken de lüks bir atölyede çalışma şansına erişmiş, bu açıdan şanslı bir piç kurusu olduğunu düşünmekteyim.
Ama işte, tuhaf bir kafa yaşıyordu ve anlaşılan ben de kafası tuhaf adamlara takıyorum, misal hemşerisi Mozart'a olan anlaşılamaz hisleri Schiele'ye karşı da hissettiğimi farkettim, hayırlısı ksadjfkdsajflkjf...


Eğlenmişsin Egon'cuğum, huzuuuur içinde yatasın. Sen de, eşin de, doğamamış çocuğunda ve seni eğlendiren tüm diğer herkes için bile aynı dileği diliyorum -ve sanıyorum peşimi bırakırsın artık- -lüdvenn-

gelicek gelicek-ismi :)

Neyse ki, o gece half naked woman'la yurda dönmüş ve kızların tuhaf bakışları eşliğinde hoş bir törenle onu duvara asmıştım. -dis is Schiele,  girls!!!- 
Bi süre yanıma yaklaşmamalarını da anlayışla karşılamıştım lkasjkljfdlasjflasljfasd.
Fakat göründüğü gibi değil, gerçekten... sdafjlkjflsakfjsal

Dahası için bir tık, diyeceğim hepsi böyle değil tabi şlsdfkşlkflsaf

İzninizle biraz duygusallaşacağım canım #1

Tamam, şimdi hemen iki dakikada geçip gidicek, hiç acımicak.

İstanbul denilen sürtüğün küçük kızlarından biriymiş.
Bir ressamdan mı peydahlamış yoksa bir şairden mi, bilmiyorlarmış.
Dağıtmadan içermiş.
Ablalarına benzemezmiş.
Çok gezmiş, çok okumuş, çok görmüş, çok tanıdığı varmış havadan ve karadan...
Sevdiklerine her bayram zincir zincir kolyeler gönderirmiş.
Gözlerini kaltak annesinden, saçlarını şair veya ressam veya yazar babasından almışmış.
Çocukken çok usluymuş, maarif takviminden şiirler okurmuş.
Annesi de çok gülermiş...
Büyüdüğünde beraber gülmeye başlamışlar... geceleri.
O, boyalı saçları ve hemen kıçının altındaki mavi eteğiyle nisanın ortasında takır takır yürümeye başladığında, arkasındaki hırboya aldırış etmeden ...
O, Rachmaninoff'la iki tek atıp ağlamaya başladığında, güneşe karşı...
Ve o, kalbinin ağırlığına aldırmadan, boş yollara verdiğinde bedenini...
İlla ki zamanı tüketemeyecektir.

1 Mayıs 2010

01.05.2010 - Taksim


Buralara gelinmesi kolay olmadığından değerinin bilinmesine ve umalım ki ağzımıza çalınan bir parmak bal olmamasına ...

Bursa - Kemal Paşa'nın Döllük Köyü!

Tarzan'ın köyü oluyor kdjlasdjladjlsjd... ben de diyorum üzerimde bir haller var ama şasldşskşakfdşfk