Tarzancam daha iyidir...

18 Ağustos 2010

The Joy of Vampire Sex - they're hot, they're sexy, they're undead!

Bakıyorum da Rolling Stone'a soyunulmuş...




Gazetevatan'da görüp RS'nin siteye de göz attım moreeee moreeee diye böğürerek ama maalesef canım, maalesef bebeim ile pışpışladı beni yuvarladığımının Stone'u! Beelki ilerleyen aylarda free issues başlığı altından çekimin geri kalanını  yürütebilmek umudu ile şimdilik kalıyoruz salıncakla...

RS linki

17 Ağustos 2010

Gebze-Harem minibüsleri ve hayatımdaki bir takım gelişmeler bölüm 1:

-Kas yaptım.

Lö Petit Notte 
-Bu arada 17 Ağustos'u da hüzünle anmıyor değil Yavru Tarzan.

Mükemmel Bir Tarlabaşı Bulvarı Hikayesi

Yavru Tarzan Gururla Sunar...

Tavşan Kızın Peşinde

Hatun karar verir, -sadece ve sadece- kız arkadaşına doğum günü hediyesi olarak tavşan kız kostümü alacaktır! Taksim'deki bir önceki doğum gününde bir erkek arkadaşa kalpli bir slip hediye edilmiştir ve hatun, çok fena kafaya koymuştur ki  bir sonraki  -yani tam şu an giriş yaptığımız hikayedeki- doğum gününde, en bomba hediye kendisininki olacaktır!

Bu fikrini, hikaye yaşandıktan aşağı yukarı bir hafta sonra havuz başında -uu, beybi- başka bir kız arkadaşına anlatırken su cümleyi ekler; çok fena odaklanmıştım fakat!
-Farkettim de, acaba diyorum başka bir şeye odaklansan...
-Bilemiyorum, belki de...
Hafta başında Limango'da gördüğü çakma  tavşan kız kostümününden sonra, hatun maalesef hafta boyunca başka bir şey düşünemeyecektir.

Mükemmel bir tavşan kız kıyafeti çok pahalı olmamakla birlikte, çok ucuz da değildir. O nedenle iki erkek ekürisini bir tavşan kız kıyafetine girmeye ikna etmek için telefon aracılığıyla lobi faaliyetlerine başlar.
Fakat, tek arama ile başarılı olamaz.

Zaten, çok sonra öğrenecektir ki, Amerika'da yapılan araştırmalar gösterdiğine göre; başarılı bir satış için en az beş defa arama yapılması gerekmektedir. Tanıdık müşteriler için bu sayı düşer.
İki eküri, fikre yabancıydırlar ve maalesef en az beş defa aranmaları gerekmekteydir, fakat hatun o sırada bunu bilmemektedir. Aramalar yapılmayınca, fikir bir başka bahara kalır.

Olay günü, ki mükemmel bir cumartesi akşamına gelmektedir, Midpoint'te, boğaz manzarasına uzak ama bina manzarasına yakın bir masada otururken, - uuu beybi - hatun, tavşan kız fikrini erkek ekürilerden biri olan elemana tekrar açar. 

Fikir, büyük bir coşkuyla iki kişi tarafından kutsanır ve harekete geçilir. Saat 22:30 civarıdır ama Taksim'de  tavşan kız kıyafetinin nereden bulunacağı konusunda hiç bir bilgi yoktur. İlk bakışta mantıklı ama uygulamada yetersiz bulunacak tek düşünce olan, İstiklal'de  -mümkünse ışıklı- Erotik shop tabelası arama fikrinin peşinden gidilinmesine karar verilir.


Fakat, ara sokaklara da şöyle bir göz gezdirilmesine rağmen, günün birinde İstiklal'de erotik shop arayacaklar için önemle altını çiziyorum; bulamazlar.

Anlatan olarak eklemem gerekir ki, hakikaten tuhaf bir durum. Restorandan çıktığında hatun kişiye, o eski binalardan birinde, yukarı katlara doğru bi yerde, ışıklı bir erotik shop tabelası çok olası görünmüştür. Hatta hayalini ben de kuruyorum şimdi, cidden cuk oturuyor. Ama demek kader, o akşam Murtaza Abi'ye müşteri yazmıştır. Artık bunun karşısında durulamayacaktır.

-Ya neyse, parti başlamıştır, dönelim bari, der hatun fakat erkek eküri gazı verir, nasıl erotik shop bulamayız lan!

Ha, sanki erotik shop bulduklarında kitlenecek kişi kendisi olmayacakmış gibi, gazı vermiştir erkek eküri. Yine bu noktada ağların Murtaza Abi lehine örüldüğünü bir kez daha görüyoruz.

Bunun üzerine, yapılabilecek bir diğer mal girişim olan birine sorma denemesi için harekete geçilir de tam olarak, kime nasıl Taksim'de bir erotik shop sorulacaktır?

Güzel ama imkansız değil.

Bu soruda hatun artık duraksamaz. Saat 23 sularında dolaşmaktadır, bu arada doğum günü kızı, muhtemelen beklediği kalabalığa ulaşamadığından bu mal ikiliyi, neredesiniz lan, mahiyetinde bir yoklamıştır ve acilen bara gidilmesi gereği doğmuştur. Telefonda konuşurken tavşan kız fikrinin annesi hatun, doğum günü kızına, ta'am 15 dakikaya oradayız, der!

Olacaktır da.

-Kime sorcaz, diye sorar eleman.
-Yap'cak bi'şe yok, esnaftan birine soracağız.
Bu arada esnaf çoktaaan kepenkleri indirmiştir.

Tavşan kız kııyafetine ölümüne odaklı hatun, en iyisi olarak gördüğü fikre sarılır ve dövme yapılır tabelasına doğru tek başına ilerler, içeri girer. O esnada ekürisi caddede  beklemektedir.

-Buyrun.
-Ya şimdi biz...

Ya şimdi biz, derken bile hatun, bu cümleyi tamamladığında karşılaşacağı durumu kafasında hayal etmektedir ama sonuç olumlu da olsa olumsuz da olsa artık yapacak bir şey olmadığını da bilir. Cümleye girilmiştir bir kere. Cümlesini hiç duraksamadan hızla tamamlar.

-... bir arkadaşa hediye alacağız da, erotik shop arıyoruz, buralarda nerede buluruz, biliyor musunuz?
-Nasıl bir hediye alacaksınız siz ya?
-Çok sağlam bir hediye almayı düşünüyoruz, der en kendinden emin haliyle.

Hatun mini eteklidir ve hakikaten kızdır en azından ve tek başınadır. Eleman, yardım etmeye gayet tatlı bir hızla -hemen- karar verir.

-Şimdi, tam aşağıda var ama bilmiyorum yerinde midir, ben size yerini göstereyim.
-Çok teşekkürler!

Tabi buuu, çok sağlam bir hediye, tanımlaması tabi, konuya çok ama çok  yabancı bu elemanda tabi, ilk anda nasıl bir etki yaratmıştı? Bu sorunun cevabı sonsuza dek muallakta kalacaktır. Ama hatun, yanlış anlama sınırını biraz daha aşağıya çekebilmek için, minik bir açıklama yapmayı göze alır.

-Ya aslında sadece tavşan kız kıyafeti arıyoruz bizzzz...

Tabi ki erotik shopta ne yapılacağına dair bir takım ayrıntılar, birazdan bu iki mala rehberlik  edecek bu elemanı hiçbir şekilde ilgilendirmez. Bu açıklamayı dikkate bile almaz. Beraber dışarı çıkarlar ve tam bu sırada kapının önünden şöyle bir cümle gelir;

-Oğluuum, bu kıza dikkat et!

Tam bu noktada, konu Murtaza Abi'nin sınırlarına girmeden, yanlış anlama sınırına değinmek istiyorum. Hatun farkındadır ki yanında bir erkekle, hem de İstiklal'de, erotik shop sorarsa ve üstüne üstlük bir arkadaşa tavşan kız kıyafeti hediye falan diye gevelerse, insanlar elbette inanmayacaktır. Ama kuşkusuz inanmış gibi takılacaklardır. Durumun, tavşan kız kıyafetini kendilerine bakıyor oldukları şekilde anlaşılması ve bunu takip eden tüm fikirler -ya akşam da ne skiş olacak kim bilirrr- hatunun kabullendiği bir yanlış anlama sınırıdır. Ama misal, erotik shoptan alınacak sağlam bir hediye, şeklindeki bir tanımlamanın akla getireceği fikirler nereydese engin bir denize -Yazar burada deniz diyerek yüce Türk halkının hayal gücüne düpedüz hakaret etmektedir. Doğrusu okyanus olacaktır.-  falan tekabül ettiğinden, hatun bu sınırsızlığı  "tavşan kız kıyafeti, sadece hediye hediye..." diyerek, kendince, sınırlandırmaya çalışır.
Ne derece başarılı olur, burası da siz değerli okurların takdirine kalmıştır.

Hatun, dövmeciden çıkarttığı değerli rehberi ile birkaç metre ilerlemiştir ki, çok daha değerli ekürisi kendilerine katılır. Dövmeci, beraber misiniz, diye sorar, tonlamasında bir gıdım bile art niyet yoktur. Beraberseniz ben size tarif edeyim, dükkan boş da, diyerek yüce görevini yerine getirir.

-Şu sokağı sonuna kadar takip edip caddeye çıkın, biraz sağa gidin zaten göreceksiniz, ikinci kat, ama bilmiyorum bu saatte açık mıdır... Biraz daha aşağı inerseniz neler var neler!

O kadar ayrıntıya hiç gerek yoktur. Tek istedikleri bir -neredeyse mükemmel- tavşan kız kıyafetidir.
Teşekkür edip Tarlabaşı Bulvarı'na doğru yola koyulurlar. 

Bulvara çıkmak üzereyken, erotik shopun ışıklı tabelası tam da tarif edildiği yerde, sanki çölde bir vahaymışçasına belirir ve eküri son bir uyarıda bulunur;

-Bak, oraya -Bulvardan bahsediyor. Yoksa erotik shop korkulacak bir yer değildir- gitmeye ben bile korkuyorum, gitmek istediğinden hakikaten emin misin?
Hatun hiç teklemeden cevap verir; 
-Ya oğlum, buraya kadar gelmişiz, gideceğiz başka yolu yok, der ve elemandan önce bulvarın kaldırımlarına doğru ilerler.

Bulvar hızla geçilir, hedeflenen binaya hızla varılır, hatun elemandan önce pek de tekin görünmeyen merdivenleri hızla tırmanır.
Karşılarına, üzerinde, burada değilim ama aşağıdaki numarayı arar ya da çaldırırsanız beş dakikaya burada olurum, yazan bir not bulunan bir tahta kapı çıkar.

-Arayalım mı lan, der hatun, tavşan kız kıyafetini fena bir şekilde istemektedir.
-Yok artık, der eleman.

Hatun, bi ihtimal kapıyı tıklatır, baktı gördü olmadı arayacaktır da ama tam o sırada beklenmedik bir olay gerçekleşir.

-Geldim, geldim.

Buuu, merdivenleri yavaş yavaş tırmanmakta olan kişi, erotik shopun çok mümtaz sahibi Murtaza Abi'den başkası değildir.

Daha sonraları bu hikaye üzerinde düşünürken bu anı kendince gecenin neredeyse en güzel olayı olarak ilan edicek olan hatun, - gecenin bir diğer güzel olayı, hatunun bardan 22 yaşında ABD'de okuyan bir sistem mühendisi kaldırması olacaktır ama ikisi arasında kalmıştır açıkçası- -çok çok sonraları Murtaza Abi'de karar kılacaktır- Murtaza Abi'nin nasıl olup da çat diye çıkageldiğine de kafa yoracaktır. Acaba Murtaza Abi kapının önünde mi beklemekteydi? Girerken kimseye dikkat etmemişti. Yolda  coşkuyla -ne coşkusuysa bu?- konuşurken, belki de yakınlarda bir yerde dinelmekte olan Murtaza Abi onları duymuştu. Oha, tüm bulvara erotik shopa gittiklerini mi ilan etmişlerdi yoksa? Ya da belki, dinelen Murtaza Abi, koşturarak dükkanının yönünde giden bu ikiliyi görür görmez notunu verecek kadar insan sarrafı bir şahsiyetti. -aha müşteri, hemmen koşayım- -hızlılar da şerefsizler- - ne aceleniz var lan, gece uzun, ehe ehe...- - haah kapıyı da bulmuşlar, ben dedimdi zaten, aferin lan Murtaza-

Eğer hakikaten hiç haber almadan bu ikiliye gerekli tanımlamayı daha ilk görüşte kondurduysa Murtaza Abi, işinin hakkını harbiden veriyor demektir. -alkış-

Gerçi hatuna göre bir ihtimal daha vardır, o da dövmecideki elemanın Murtaza Abi'yi aramış olup olmamasıdır. Ama tabi yok yere adamın günahını almamak lazım, diyordu içinden, belki de her şey koskoca bir tesadüften ibarettir.

Murtaza Abi daha kapıyı açarken, hatun tavşan kız kıyafeti siparişi vermeye başlamıştır. Hakikaten ne acele lan bu, demiştir içinden Murtaza Abi.

-Vardı da, kalmadı maalesef, depoda var.-böyle de tavşan kıyafeti bitiririz-
-Depo ne kadar uzakta, der hatun, olanağı varsa depoya gitmeyi bile kafaya koymuştur. Bu arada içeri girmiş ve etrafa göz atmaya başlamıştır bile. Dükkanın dört bir duvarına mallar -ilk bakışta haliyle penisler dikkat çekmektedir- kutu kutu üst üste sıralanmıştır, odanın ortası bomboştur. Kapıdan girince sağ tarafta kıyafetlerin paketli bir şekilde asılı durduğu bir stand vardır. Hemen karşıda yine sağ tarafta Murtaza Abi'nin eski tip demir memur masası bulunmaktadır. Murtaza Abi, para fatura, kayıtlar, dükkanın beyni olan her şeyi burada halletmektedir. Havalandırma olmadığından dükkan inanılmaz sıcaktır, hatunun birazdan acele edecek olmasının başka hiç bir nedeni yoktur. Yanlış anlama sınırını bu sefer sallamayacaktır hatun, çünkü  dükkan cidden fena sıcaktır ve en iyisi fena modern bir çift olarak takılmaktır.

-Depo karşıda maalesef, başka bir şey düşünür müsünüz?
-Başka bir şey düşünür müyüz, ne var ki başka?
-Şuraya bir göz atın.

Ağ kıyafetler,  çeşitli hemşire kostümleri, bazı deri kostümler, başka erotik kıyafetler falan, neredeyse beşinci sınıf bir porno sitede -hangi arada porno siteleri sınıflandırmıştı acaba?-  geziniyor gibidirler. Hatun memnun olmaz. Bu kostümler tavşan kızın yerini hiçbir şekilde tutmayacaktır.

-Hemşire kostümüne ne dersin?
Ekürisinden cevap gelmez.
-Ağ mı alsak? Puhahaha, ağ aldığımızı düşünsene!
O sırada dükkanın neresinde olduğunu bile bilmediği ekürisinden yine cevap gelmez. Tam arkasında olabilir, kapının orada olabilir... falan.
-Oğlum cevap versene, şöyle bir şey mi alsak?
Erotik bir tür deri mayo gibi bir şeyi göstermektedir.
-Ya, kızabilir, diye zar zor bir cevap gelir.
-Kızabilir... hımm...
Hatun bu uyarıyı ciddiye alır.

-Başka ne var, diye sorarken son bir umutla yapay penislerin oraya doğru yönelir hatun, yerden tavana kadar kutu kutu sıralanmış devasa yapay penisler karşısında diyecek fazla bir şey yoktur. Masanın yakınındaki standda penis büyütücüler ve ne olduğuna ilk anda anlam veremediği ve hiç ilgilenmediği aletlere hızlıca göz atar. Hatun maalesef kıyafete odaklanmıştır.

-Jartiyer var, diye sakince öneride bulunur masasının arkasında dikilen Murtaza Abi.
-Jartiyer, diye neşeyle tekrarlar hatun, ilgilenilebilecek yeni bir şeyler çıkmıştır, neredeler?
-Şurada, diye penislerin en altında uzanan sırayı gösterir Murtaza Abi.

Hatun neşeyle jartiyerleri incelemeye başlar. Siyah dantelli bir tanesini göstererek, 80 TL, der, ne dersin, kırk kırk bölüşürüz diye ekürisine öneride bulunur. Yine cevap gelmez.
-70 TL var, kırmızı, hım?
Ama o sıra ne durumda olduğu ile hiçbir şekilde ilgilenmediği çocuktan hiç bir cevap alamaz. Hafiften farkeder ki arkadaşı yarı yarıya kitlenmiştir ya da yanlış anlama sınırsızlığı içinde boğulmaktadır.
-Ya bi şeyler düşün, bir şey almamız lazım, hadi... 
Daha sonra konuştuklarında ekürisi, Murtaza Abi'nin bıyıkaltı gülümsemelerine maruz kaldığından bir şey diyemediğini anlatacaktır.

Hatun ise, eğer bu çayırdaki  beyaz kelebeğin çiçekten çiçeğe neşeli neşeli takılması havasında penislerden kostümlere  oradadan jartiyerlere şakıyarak uçma ayaklarını bırakırsa, sessiz ve derin bir tuhaf çukura sürükleneceklerinden emin gibidir. O yüzden hız kesmeden devam eder.
Dükkanda bir-iki tur attıktan sonra kostümlerin standında takılmaya karar verir. Birkaç dakika sonra üzerinde ağzı açık bir tavşan kafası bulunan bir slibi ekürisine gösterir. O sırada sadece bir tavşan kafası olarak gördüğünden elinde tuttuğu şeyin bir slip olduğundan habersizdir. Arkasını çevirip resme bakmayı da akıl edemez.

-Tavşan?! Ne ki bu?
-O unisex. İki taraf da kullanabilir.
-Da, ne ki?

Murtaza Abi, olayın keşif kısmıyla hiçbir şekilde ilgilenmemektedir.

Hatun, sonra tavşanın arkasını çevirir ve traşsız bir erkeğin üzerinde denenmiş halini ilgiyle inceler.
-Vaaov...

Tam anlamıyla iğrençtir ama alınabilecek en iyi hediye olarak görünür hatunun gözüne. Daha önceden kendini tavşan kıza odakladığından, bir psikolojik alt yapısı olduğu da gözlerden kaçmaz.


Sonuç olarak hatunun vaaov nidası ile, ekürisi ve kendisi için bu sımsıcak deneyimi bitirecek emir verilmiş olur. Ağzı açık uniseks bir tavşan slip, kuşkusuz bir tavşan kızın yerini tutmayacaktır ama erotik shoptaki bu bitmek bilmez çileye artık bir son vermek gerekmektedir.

-Hediye mi olacak, diye son bir kez sorar Murtaza Abi, sanki mükemmel paket kağıtlarını önlerine serecekmiş gibi. Evet, cevabını alınca  eskiden kasaplarda bununan renkli kese kağıtlarını neredeyse andıran bir kese kağıdını çıkartıp tavşanı paketlemeye başlar. Bu arada hatun, ya ayakkabılarımı değiştirmem lazım, burada mı değiştirsem, yok neyse dışarda değiştiririm temalı gevezeliklerine zevzekçe devam eder. O arada Murtaza Abi, paketin içine bi kartvizit atma teklifinde bulunur ve bu teklif de, neredeyse Murtaza Abi'den gelen tüm tekliflere verilmiş tepkiler gibi, hatun tarafından coşkuyla karşılanır. Bunun üzerine bir kartivizit de hatuna uzatır Murtaza Abi, hatun onu da neşeyle kabul eder. Parası da ödendiğinde, o esnada yerküre üzerindenki en zevkli alışveriş Murtaza Abi'nin erotik dükkanında tamamlanmış olur. Bunun farkında bile olmayan ve olamayacak Murtaza Abi, haalaa bıyıkaltından elemana gülümsemektedir. -Lannn,  ne şanslı piç kurususun lan sen-

Mini etek-yüksek topuk ikilisiyle, tavşanını elde ettiğinden son derece mutlu olarak,  tam tadında bir şekilde bulvarı geçip İstiklal'e doğru yürüyen hatun ekürisiyle, doğum günü kutlanılan bara varana kadar bu olayı kutsar, kutsar ve kutsar.

Ertesi gün Ümraniye'de bir evde  -ki maalesef bu evin, daha önce bahsi geçen ikinci en güzel olay diye belirttiğimiz olaydaki çocukla uzaktan yakından alakası yoktur-  doğum günü kızıyla -sanıyorum şimdi işler netleşmiştir- tavşanın paketini açarlar. Paketin açılması, güvenlik meselesi nedeniyle maalesef sabaha kalmıştır.

Denediler mi peki?
Ha, bana kalsa ben  denerdim. 
Ama sanıyorum burası da  hikayedeki gizemlerden bir başkası olarak yerini işte aldı, alıyor.

Belki, der hatun, evine dönen otobüsteyken, seeen tavşan kız kıyafeti, bir dahaki karşılaşmamıza dek hazır ol! Bir dahakine çok pis saldıracağım, evet!


Lö Petit Notte:
-Neredeyse gerçek bir hikaye olabilir.
-Kişiler tarafımdan  çarpıtılmış olabilir tabei.
-Yapay penislere dildo demek lazımdı lan, dedim yine minibüsteyken, şimdi uğraşamayacağım fakat. Dildo yazmışım gibi kabul edin!

16 Ağustos 2010

Şeapalım mı?

Kafa bozuk olabilir...








...neyse ki Vendetta var.

Lö Petit Notte:
Şurda da var;


david vendetta - love to love you baby | izlesene.com

4 Ağustos 2010

Tamam ya sakin!

Şu kısacık araba sürme deneyimimde; kurs hocalarına, babama ve direksiyon sınavındaki amcalara mütemadiyen kurduğum ünlem cümlesi oldu.

Devamında; yok bi' şe' yok, denmiş olabilir.

Günlük hayatın başka başka yerlerinde de kullanmayı düşünüyorum. Son derece faydalı buldum.

Lö Petit Notte:
Gerçekten çığlık atılacak bir durum olduğunu sanmıyorum, sanamıyorum... şksdakşlsdaldslşdsalşksd

3 Ağustos 2010

Bir takım danalıklar #3

Evet bebeğim.

-Durup dururken tanıdığınız bir çift aklınıza gelir de mutlu olursunuz ya, bu güzel bir şey evet. İki insanın birbirini sevmesi zaten güzelken, bunu hatırlayıp da-bi anlığına da olsa- mutlu olan insanların olması bence daha güzel. Hele bi' de aileden olmamanıza rağmen mutlu oluyorsanız, bu çok çok daha güzel olsa gerek...
-Di mi lan?

-Mükemmel bir aşk hikayesi gelsin şimdi;

Veremeyen Ayşe ve diğer her şey!

Ayşe.
Ya aslına evet önce Ayşe'yi bir hatırlatmak lazım. Bu bloğun ilk girisi bir Ayşe hikayesiydi ve bu Ayşe oradaki Ayşe ile aynı Ayşe. -yazar burada, gidin o hikayeyi de okuyun lan!, diye haykırmaktadır-

Ayşaaa'nım, genel olarak paranoyak-depresif bir aşk hatunudur. Aşık değildir; depresiftir, aşıktır; yine depresiftir. Neyse, efendim, birini sevmiştir ve verecektir. İşin kötü tarafı biricik sevdiceği uzaktadır ve ortalamaya vurulduğunda ancak senede bir aynı şehirde buluşabilmektedirler. Bu arada sevdiceği ne araaaar, ne soraaaaaar şlkdaslşkşlkdlşk.
Ayşe bu aramayıp sormamaları sallamaz. -Buna inanıyor muyuz? Ben yazarıyken bile bu gerçekten şüphe duyarken, eğer sen okur siee diyorsan içinden, hiç tuhaf karşılamam. İnanamayabilirsin. Aslında burada çok derin bir Ayşe analizine ihtiyacımız var. Ama hikaye uzar ve buna hakikaten hiç gerek yok. Tanrının bir mucizesi diyerek bu gerçeğin gerekçelerini ilahi bir takım durumlara havale etsek ve eleştiri yolunu kısmen kapasak çok takmazsın di mi? Öyle yapalım canım.-

Gün gelir, devran döner ve verme zamanı gelir Ayşa'nımın. Aslında vermek için can atmaktadır fakat;

Ayşe, ilk senenin ilk gecesi; ilk gece verilemez, kuralını uygular ve hasta olmamasına rağmen, canım hastayım ya der vö vermez!
İlk senenin ikinci buluşmasında yine eve çağrılır, lan bu dallama beni kullanıyo mu der,  paranoya yapar, bayramda evde olmam lazım canamm, der, vermez!
İlk senenin üçüncü buluşması için elemandan ses çıkmaz, Ayşe arar, eleman sallar ve Ayşe; veremez!
İlk sene biter.
Eleman gider.

Ayşe, panayoları ve pişmanlıklarıyla gtünün üstüne oturur ve bir sonraki seneyi depresif bir ruh hali içinde beklemeye başlar. Bu arada başka adaylarla çok daha feci verememe hikayeleri döndürmeye devam eder.

İkinci senenin kış aylarında eleman şehre damlar ve Ayşe'yi malum iş için arar.
Ayşe tam o akşam hakikaten hasta olur ve bunu elemana söyleyemez, kıvırır; veremez!
Telafi etmek için bir sonraki hafta Ayşe elemanı arar, eleman kıvırır, Ayşe; veremez!
İkinci senenin ilk yarısı sıfır-sıfır eşitlikle kapanır.

İkinci senenin ikinci yarısı büyük bir heyecanla başlar. Artık seyirciler gol istemektedir. İlk atışı eleman yapar, Ayşe'yi konsere çağırır ve o da ne, Ayşe'nin ALES'i midir KPDS'si midir bir haltları vardır -ve bu arada hastadır da ve tam olarak hazırrr da değildir- Ayşe reddetmek durumunda kalır ve; veremez!
Bir sonraki haftaya sözleşilir.
Haftanın başında Ayşe ilk faul'ü çakar; grip olur, antibiyotiğe başlar; demek ki buluşma gecesi içemeyecektir.
O gün gelir!
Ayşe ne hastadır, ne sınavı vardır ne de ilk gece krizi yaşanacaktır! Ayşe kendi adına her ihtimale karşı prezoları bile hazırlar!
Tüm tribünler ayaktadır artık!

Normalde çok sevişken bir hatun olmadığından ve aşağı yukarı iki senedir -aynı adamı bekleme nedeniyle de- sahalardan uzak olduğundan Ayşe paslanmıştır. Bir türlü olayları ayarlayamaz. Kendini de ayarlayamaz. Mükemmel bir rezillik yaşanır ve ...
...Ayşe; veremez!

Tribünler hüzün içinde boşalmaya başlar.

Ayşe kime ne diyeceğini bilemez, özür falan diler, batırmıştır, mutsuzdur, paranoyaktır, defresiftir, huzursuzdur, ıslaktır, çöptür, boktur, püsürdür...
Bu her şey demek değil Ayşe, falan derim ama inandıramam kendisini... çünkü Ayşe belki evet deneyimsiz kaltağın tekidir ama aptal değildir; bu her şeydir!
Aşk falan yoktur çünkü, olmayacaktır.
İskeleyi geride bırakırken gözlerinden yaşlar süzüldüğüne tanık olurum; hüzünnnlü bir Türk filmi sahnesi ve veremeyen Ayşe için akşam vakti...

Ayşe o akşam face'e girmeyecektir.

Neyse.

-Tabi ki yukarıdaki hikayenin herhangi bir gerçek kurum ya da kişilerle uzaktan yakından alakası yoktur ve olmayacaktır!! 
-Kime diyorum?!
-Bir de tabi ki Ayşe'ye acil şifalar diliyoruz tüm YT takımı olarak. Sen bizim gönlümüzün gol kraliçesisin Ayşe! Yeensen de yenilsen de kalbim hep sendeeeeee!!!
-Hava çok sıcak ama geceler şahane, bunu da bir kenara not etmek lazım. 
-Bu arada, artık bir kediyle aynı evde yaşıyorum. Bembeyaz bi erkeg, bir Ankara kırması. Meer tüm ihtiyacım bir kediymiş lan!
-Ya da para harcamak için yeni bir mecraaa şksfdşalksşkf..
-Ülke gündemine  de sokayım afedersiniz. Sanıyorum bu ülkede her neslin gençlik yıllarına, gündemi gerilimli yıllar düşüyor sonuç olarak, bundan kaçış yok. Heeey, siz 80-90 nesli ! işte bu elimde gördüğünüz - elinde dimdik ama zaman zaman yumuşayabilen bir şey tutmaktadır- sizin gençlik yıllarınız için özel olarak hazırladığımız  gerilimli gündeminiz! Nass olmuş, bence fena değil, tam tadında; terör, üst düzey hukuki anlaşmazlıklar, asker-iktidar gerilimi, toplumsal kutuplaşmalar falan...
-Güzel olmuş evet, tartış tartış bitmez ak, teşekkür ediyorum.
-Ben de seni.