Tarzancam daha iyidir...

28 Kasım 2011

+18 - 030


'030' by The Good The Bad (UNCUT) from 030 on Vimeo.

Herhalde gitarın performansından memnun kalmadı ki ööyle atarlı bir çıkış yaptı, bilemiyorum, gitara üzülmedim değil.

19 Kasım 2011

15 Kasım 2011

Güzel Haber ???!!

-Evet!! Bundan sonra Yavru Tarzan keyfini mobil de yaşayabilin diye pasif olan mobil özelliğini aktifleştirdim! Okurum, yabancı diyarlardayken bile kendini evinde hissedebilsin diye iki dakikamı ayırıp onca şablon içinden aslına en yakınını seçtim!!!?
-Tabii ki çok sayın Tarzan mobil hayatın da bir parçası olmalı.
-Maşalla.
-O yüzden değerimi bilin bence.
-Arivederçi.

eğer bir gün beni terk edersen ben de seninle gelebilir miyim?

-Lüdvennn...
-Ahahah, ben bunu yeni duyuyorum.Ya da unutmuşumdur belki, bilemedim.
-Güldüm ama.
-O değil de buuuu blogırın yeni arayüzünde "yeni blog" tuşu çok böyle stratejik bir noktada gibi geldi bana. Ya da belki blogır bana bir şey söylemeye çalışıyordur, bilemedim. 
-Arkadaşlar, Tarzan hala mesajı alamadı, bence tuşu biraz daha büyütmemiz, kocaman yapmamız hatta sayfanın tam ortasına kırmızı harflerle, evet evet... haşşşöylee...
-Bananelan!
-Bir önceki giriyi elbette saat yedide yazmadım. Zaten o yazıyı yazarken içiodum lan, ne alaka ayık kalmamak?! Zaten ertesi gün hasta oldum ben. Yumurta attım. Pms de derler. Nasıl bir kafadaysam artık, saaaaat yedide sanki ayıkmışımcasına. İnanmayın lan!
-Çok sarhoj da değildim.
-Saat yedide uyuyodum ben.
-Bi arkadaşım, yea Tarzan ne zaman konuşsak hep içiyorum diyosun, niye fln yaptı.
-İlgilenmedim.
-Allah Allah, neyse.
-Neyse, bugün doğum günü olanınız varsa, çok kutlayasım geldi. Hiç de senin doğum gününü kutlamıyorum, ne vefasızım lan ben, kendimden utandım şu an okur, iyi ki doğdun lan!
-Bence şu tuşu biraz daha mı büyütsek acaba, tam sayfa mı yapsak, arkadaşlar!
-Saygılar.

13 Kasım 2011

Ayık

-Bi Lily Allen videosundaki özgür takım taklavatımdır belki! Hediye kutusu kıyafetinin altında, taytın içinde, kımıl kımıl, merhaba dünya!
-6 haftadır çöpe atılmayı bekleyen huzursuz bira şişesiyimdir, belki daha uzun süredir oradayımdır ya da belki bira şişesi değilimdir.
-Ya da içi su dolu eski şarap şişesiyimdir. Yanındaki hala şarap dolu olan yeni şarap şişesine bakıp iç geçiriyorumdur, şanslı mıyım yoksa şanssız mıyım, bilmiyorumdur.
-Türkçe ve İngilizce bilmeyip hiç bilmediği bir semtteki PTT'yi bulmak durumunda kalan 50 küsür yaşındaki uzun boylu, kemikli suratlı,  kıyafetleri pekkk de parlak görünmeyen Fransız hanımefendisinin huzursuzluğuyumdur, Kozyatağı'nda kim bana ne yapacak bilmiyorumdur ama PTT'yi aradığıma emin fakat başka her konuda şüphede, hem de Fransızca!
-Gittiğini sanıp aslında terkedilenimdir.
-Aptal mı sanıyorsunuz siz beni, diye bas bas bağırırken ne kadar aptal olduğunu bilemeyen.
-Cumartesi gecesi ayıklığıyımdır; telefon çalmamıştır, plan yapılmamıştır, havanın soğuk ve yoldan geçenlerin olup da her akşam geçenlenlerin görünmediği zamanlarda bir şiir ilhamıyımdır. Şiir yazdıracağım, belki yazdırırm da kime okutacağız? 
-Kime?
-Geride kalan son on yıla bakıp eğer aptalca aşık olmasaydım ve kendim hariç başka her şeyi düşünmüyor olsaydım acaba ne yapardım diye kendine kendine sorup bir cevap alamayan kızın kaderiyimdir; Lily Allen klibindeki taşaklar kadar neşeli, bira şişesi kadar huzursuz, su  dolu şarap şişesi kadar mutsuz, PTT'yi arayan Fransız kadar şüphe dolu, terk hikayeleri ve aptal sorular ile örülü, bir cumartesi akşamı ayıklığı kadar acı devasa bir yalnızlık!
-Yine sen şahitsin Tarzan.
-Tanrı kimseyi cumartesi gecesi ayık bırakmasın.
-Amen.
-Öpüyorum.

6 Kasım 2011

Bayramsal

-Kuşkusuz bayram coşkumuz, bayramla gelen tatil günü sayısı ile doğru orantılı.
-Milli bayramlar büyükler arasında kutlanmıyor, di mi lan? Büyükler?! Kaç taneniz dedesinin cumhuriyet bayramını kutluyor? Bilemiyorum gerçi, bir gazi dedem olsaydı durum farklı olabilir miydi?
-Ya da Ankara'da üst düzey memuriyet sahibi bir babam olsaydı, bilemiyorum? -on yıl öncesi içün-
-Hayır milli duygular içinde, milli bayram-dini bayram karşılaştırması yapmıyorum. Teyzemi ararken, lan acaba cumhuriyet bayramında arasam nasıl tepki verirdi, diye düşündüm bugün. Şaşırır ve bozuntuya vermeden teşekkür ederdi. Da garip gelirdi kesin. Ailede böyle bir gelenek yok. Aradığınız geleneğe ulaşılamadı. 
-Ben bazı milliyetçi kokulu arkadaşlarımın milli bayramlarını da kutluyorum gerçi. Daha geniş bir milli bayram kutlaması yapsam adım faşiste çıkabilirdi ama bence. Pis laik! Pis laique!!! Bazı boş hezeyanlar içinde olduğum düşünülürdü. Vatan, millet, Sakarya diyerek nereye varacaksın Yeeavru Tarzan, denirdi kesin.
-Milli bayramlarımız çocukluğumuza hapsedilmiş çünkü. Bir dini bayramın aile sıcaklığı yok. Nerede o eski bayramlar hüznünü ucundan kıçından yakalıyor. Siyasetten kaynaklanan soğukluk da bulaşmış. Milli bayramlarla birlikte anılan kavramlar sahipsiz kalmış, boşaltılmış; taşlaşmış bir ilkokul şiirinden öteye gidememiş.
-Yeaaani, bir dini bayramın mutluluğunu getirememiş.
-Kendimi çok Ertuğrul Özkök gördüm, böght.
-Bilemiyorum, ama buna hüzünlendim bugün.
-Sonra kendi sıcak çikolatamı kendim yapiym dedim. Çikolataları su dolu bir kabın içindeki başka bir kapta eritip sos kıvamına getirdim. Bazıları tarçınla kaynattığınız sütün içinde mümkünse rendelenmiş çikolatayı eritin diyor ama kısıtlı yemek yapma tecrübelerime dayanarak söyleyebilirm ki süt, muhtemelen çikolatanın erime hızından çok daha hızlı pişecektir. O çikolatalar eriyene dek süt yanabilir bence. Kısık ateşte olayı devam ettirmek mantıklı bir cevap olabilirdi. Neyse, sittiredip çikolatayı ayrı, sütü ayrı ısıtıp daha sonra birleştirip mümkünse biraz daha ısıtmayı daha mantıklı buluyorum. Bence siz de öyle yapın. Tarçın ve karabiber, kuşkusuz eklenmeli.
-Ama tabi milli bayramın soğuk kalıplarla kutlanması dini bayramın suçu değil. Dindarların bile suçu değil.
-Ben hatayı daha çok elitistliğimizde buluyorum. Bu noktada elitistlik tarihimize eğilmekte yarar var. Biz bu toplumdan nasıl uzak kaldık? 
-Yanlış soruyu sormuş da olabilirim. Belki de "biz" yoktur da "benim gibiler" vardır ve "benim gibiler" hiçbir durumda "biz" olamayacak kadar birbirine uzaktır. "Benim gibiler" daha birbirine yaklaşamazken topluma nasıl ulaşacaktır?
-Burada toplum kim oluyor acaba? 
-Merhaba elitisizm! "Sen" olmayan herkesi toplum ilan ettin Tarzan!! Oryantalizm has just appeared!
-O zamaaaaan; biz birbirimize nasıl bu kadar uzak kaldık?
-Oryantalizmle alakalı en hüzünlü noktalardan biri şuydu; Avrupalılar, oryantalizmi aştıklarını düşündüklerinde bile oryantalist bakış açısını bir kenara bırakamıyorlardı.
-Batılı yöneticilerimizde de durum bu gaaleba. Doğuyu anladığımızı söylerken bile doğu-batı ayrımını yapıp doğuyu ötekileştirmeye devam ediyoruz. Baltıklarda da vardı aynı sorun. Siz Kuzey Avrupalılarrr, diye başlayan bir cümle kurduğunuzda bile sinir oluyorlardı. Çünkü Kuzey Avrupa, Rusya demekti ve Rusya demek ötekileştirmekti.
-Milli bayramlara "resmiyet" katmamalıydık belki de. Bayram dediğin, ailece-cümbür cemaat kutlanırdı; tıpkı dini bayramlar gibi. Geleneklerine ölümüne bağlı bir milletiz, bir gelenek oluşturmalıydık. Gelenek nasıl oluşacaktı; bkz. dini bayramlar! Belki, dini bayramlardan öğrenecek çok şeyimiz vardı ama beceremedik.
-Çorba yapmayı iyice öğrenmem gerekiyor.
-Mutlu bayramlar efendim, salıncakla.