Tarzancam daha iyidir...

29 Ocak 2010

Ödül zıvırı - kabovvv!

...PMS'im seni ben
Kelebekten böcükten
Kavundan çok severim!...



Tarzan ödül almış, kabovvv!

Buuu, biloglararası bir fenomene dönüşen bilog ödülleri vesilesiyle sevgili Yavri  Tarzan, parizyendenmüjdesize tayfası tarafından sevilerek takip edilen yedi bilog arasında sayılmış, sabah sabah Tarzancan'ın havai fişek patlatmasına neden olduklarından dolayı çok teşekkür ediyoruz, öperimz, teker teker.

Yarışmanın laneti gereği* bir takım hedeleri yerine getirmemiz gerekiyor.
Yedi tane bilog ifşa edin/ödüllendirin bölümü misal.
Lan olm o kadar bilog bilmiyorum lan, ühü.
Gelin bakalım.

The Sartolialist -  Ben bilogda tarzan beslemeye başlamadan çook çok önce karşılaştığım, kendi çevresinde pek bir bilinen bilog. Uzun süre moda sektöründe  takılmış bir amca tarafından fotograf paylaşmak amacı ile kurulmuş ama çok fena  büyüyüp Time Magazine tarafından moda dünyasını etkileyen ilk yüz hede arasında sayılmış. Ben onu bulduğumda bilogdaki resimlerin kitabı basılmıştı. Baba bilog.

Tavi-thenewgirlintown - Yıl itibari ile maksimum 14 yaşında olup moda tepelerine attıran bi hatunun moda bloğu, ben onu bulduğumda milliyet'e haber bile olmuştu, yavru tarzan nasıl bi şe diye sorsalar bu hatunu gösterebilirdim. Haberin linkini bile saklamışım, peeeh.

Parizyendenmujdesize -  uludag sozluk denizinde debelenirken hiç uğramadığım bir başlığa ( sözlük yazarlarının bilog adresleri) uğramam sonucu keşfettiğim neşe kaynağı tayfa topluluğunun yuvası.

Bellekkutusu - İndirimler  ve fırsatlar bloğu, nerede ne kadar indirim var (ki gelinlikten arabaya oradan ps3'e kadar öngörülemez yelpazede  takılıyor) fena bilgilendiren blog. Lazım.

Ses-seda - Zaman zaman haber aşırdığım mia-post'un da tavsiyesi, dişilere çok yönelik bir feşın bloğu.

gel bisey soyliycem -  Geçenlerde Penguen'de takılırken Serkan Altuniğne'nin köşesinin dibinde adresini gördüğüm blog. Yeey, Altuniğne blog  ayarlamış, diye bünyemi ele geçiren sevinç, şu sıralar pek yazmadığını farketmemle kursağımda kalmadı değil. Ama var.

manifatura - Kendilerini puf tasarımına adamış iki reklamcının bloğu.

Vöö,Yavru Tarzan'la alakalı yedi ilginç mesele.

- Yavru Tarzan'ın dedesinin yeğenlerinden biri Bursa'nın çook çok eskilerinin bilebileceği  hafif siklette bir boksördü ve daha da önemlisi hayatının bir bölümünü kendi isteğiyle Uludağ'da geçirmiş bir hakiki tarzan olan Tarzan Niyazi'nin ta kendisiydi! Kan bağı tuhaf şey.

-Yavru Tarzan bebekken tavana asılı bir ipli oyuncak olan hoppalasıyla  salonda duvardan duvara uçarak  terör estirirdi.

-Üniversitede ortamdaki Haydar Dümen eksiliğini başarı ile doldururdu. Gençlik fena şey.

-Aşk acısı deyince aklına Serkan Altuniğne'nin bir aralar çiziktirdiği aşk acısı hikayeleri geldiğinden genelde gülüyor. Canım.

-Geçenlerde otobüste, sanıyorum, zaten empeüçten Korn dinlerken, çok çok derinlerde bir yerde, bir kulunu çok sevdiiiğmm, diyen bir İbrahim Tatlıses belirmesi üzerine çok çok içinden;  o beğğni hiç sevmiiiyoğrr, diye mırıldandığı oldu. Bence de trafiğe çıkmaması iyi oluyor.

-Korn demişken, kardeşinin bir  Korn parçasında halay çekme videosunu İndiana'da çok çok gizli bir yerde yerin 700 metre altında bir kasada sakladığı iddia ediliyor.

-Tanıdık bir kaç Koala ile mehtaba karşı okaliptüs yaprağı çiğnemek, favori eğlencesi.

Muah!
______________
Lö bitte note:
*ödül alınca yapılanlar:

-Sizi ödüllendirene teşekkür edin
-Sizi ödüllendirenin blog linkini yayınlayın.
-Ödülün logosunu yayınlayın.
-7 yaratıcı blogger ödüllendirin.
-7 blogun linkini yayınlayın.
-Ödüllendirdiklerinizi haberdar edin.
-Kendiniz hakkında 7 ilginç şey yazın.

26 Ocak 2010

Cansın! - Niko Guido

Kendisiyle ilk defa karşılaştığımda amaçsızca sosyomat denizlerinde takılıyordum.

Şu aşağıdaki çalışması, sosyomatta palyaço korkusu isimli, sanatçıyla ya da fotografla uzaktan yakından alakasız çok sevgili bi topluluğun arka planını süslüyor/du, an itibariyle de süslüyor, siz okurken de süslüyor olabilir rahat. Evet, bir bölümümüz Guido ile böyle tanıştık.



Niko Guido, böyle afilli bir  yabancı fotoğrafçı, mı, amcam 1966 İstanbul doğumlu, Galatasaray Lisesi ve ardından Boğaziçi Üniversitesi'ni bitirmiş, mühendis olmuş fakat mühendislik yapmamış. Daha çok turizm dolaylarında takılmış ve hakikaten eğlenmeye 40 yaşından sonra başlamış.

Nü çalışmaları fevkalade, casting çalışmaları da dadundan yinmez kategorisine rahatlıkla alınabilir.

40. yaştan sonra gelen eğlenceye tanık olmak için, sitesi ahan da şu noktada.

Nefisss...

okul yolu düz gider ?!

Yerleşkesi bir dağın tepesine de kurulmuş olsa, uçsuz bucaksız ovaların ortasında tanrıların gazabının bile uğramayacağı yerde tek bir bina bile olsa, üniversitesine aşık kalabilmiş kişi bence öpülesi koklanası ve hatta süt uzatılası...


saatler sonra gelen güncelleme:
uzaktan sevin adsjdkddjldalsd...

Yeni şeyleeeeer! - bir başka e-dergi denizi


Bir zamanlar emecmua'dan bahsetmiştim aha beleşe dergi diye, şimdi onun tipinde bir kısmi dergi denizi daha keşfetmişimdir; dijimecmua.

Bundan sonrasını okumanız için satın almanız gerekir can!, diye uyarı verirse sallamadan bir süre daha devam edebilirsiniz ya da belki bana bi kıyak geçmiş de olabilir, bilemiyoore.

xo xo ...
diyesim varmış, ehe.

25 Ocak 2010

Şener'den vaatler!

Abdüllatif  Şener!

Ya sonuç olarak Akp'liydin sen yavrim, diyebileceğim refah kökenli siyasetçi ama dün TR'nin durumunu özetlerken son derece rahattı.


Şener'e göre TR'de şu an soğuk savaş tipi siyaset tam gaz devam ediyor. Siyasilerin fikirleri savunma şekilleri, toplumu çözüme doğru yöneltmekten çok yeni kutuplara doğru sürüklüyor. Halk fikirler bazında ne kadar ayrışırsa ve herhangi bir fikir ne kadar taraftar toplarsa, o fikri savunduğunu iddia eden parti için durum o kadar iyi oluyor. Partiler için amaç, çözüm üretmekten çok fanatik toplamaya/üretmeye dönüşmüş vaziyette.

Biz bunu değiştireceğiz, dedi, yeni partisinin reklamını yapıyordu ve neyi değiştirceksiniz sorusu kendisine yöneltilmişti; o da güzel bir taktik izledi, önce TR'deki asıl ve kendince en önemli sorunun ne olduğunu anlattı.

Sorunu belirleme konusunda sonuna kadar haklı.
Da, nasıl değişecek?

Şu sıralarda Avrupa'da da semboller ve sloganlar üzerinde siyaset yapılıyor. Misal Türk ve /veya İslam karşıtlığını kullanan partiler oy topluyor. Ve bizim şirin Avrupa milletlerimiz bu "daha önce de oynanmış kirli oyun" a karşı pek uyanık davranmıyorlar.
Demiyorlar ki misal Merkel'e, sie!

Yani bunu toplum değiştiremiyor/toplum uyanık olamıyor, bizzat yöneticilerin akıllı davranması lazım.

Biz akıllı olacaaaaaz, diye vaatlerde bulunan bir Abdüllatif Şener gördüm.

Söyleminin içini doldurur mu dolduramaz mı, ayrı mesele ama 2000'li yıllar Türkiye'sinin ikinci dünya savaşı sonrası zihniyete takılı kaldığını ve bundan kurtulunması gerektiğini bir aktif siyasetçiden duymak, sadece duymak bile iyi oldu.
İsterdim ki bir kaç tanesi daha şunu söylüyor olsun.

Tarzan çok şey istedi.

Hüzünlü Bi Olay #5 - Sen Gittin!

Gene ağustos böcekleri.

Yok ama temizlikçi uyuyan önemli bir çoğunluğu ölü sanıp süpürdükten sonra önce hayat anlamını kaybetti, sonra her şey yine eskisi gibi oldu.

Canlarım çok özlicem sizleri. Kuyuyor muydunuz uyuyor muydunuz bilemiyorum ama, öhü, demiştik.

Sonra geçen haftanın ortalarında sen bir tanesi, hava da 0 ile 1 derece aralarında seyrettiği o güzel günler idi, (jhgsdajdjasgd -5 görüyorum şu an) (-10 da görmüştüm o aptal kuzey ülkesinde, belki daha da soğuklar görmüşümdür,  biliyorum ki 0 derece yine iyidir fakat -5  bozdu an itibariyle) camın heme önünde tepiniyor.

-Laaaan, dedim, sen sen... gel!
Bu çiçeğin dibine bıraktığım sanıyorum üçüncü böcekti ya da hep aynı böceği çiçeği yemeye zorluyor da olabilirm.

Mutlu haberi, paylaşacak fazla ilgili olmadığından nalçak satıcı ile paylaştım, lan bak bi tane daha buldum camın önündeydi de bilmem neydi de, hea o mu dedi, ben bırakmıştım onu dışarı, madem ölüyor hayvanat, bari dışarda ölsün!

Cıyak!
Bu ne uğur böceği nefretidir!

Canım ya, sonradan öğrendik ki temizlikçi vahşetinden jaluzinin içine saklanarak kurtulmuş, satıcının vahşetini ise bölgeyi terketmeyi reddederek savuşturmuş.
Artık sakin bir kış uykusunu haketti sanıyorum.
Mutlu son!

15 Ocak 2010

Tekel Olayı No#2

Bir ara  Tekel işçileri nedeniyle daha çok ulusalcı cephede dillendirildiğini gördüğüm umuttan bahsetmiştim.
Şimdi Ece Temelkuran da bir kehanette bulunmuş;

...
Ankara soğuk. Çünkü TEKEL işçileri Nuh diyor, peygamber demiyor. Çünkü biz görmüyoruz bu ülkedeki imkânı...
Gözleme ve sezgiye dayalı bir kehanette bulunayım. Önümüzdeki on yıl Türkiye’de bir şey olacak. Tasarladığımız gibi olmayan bir şeyler. Kimsenin kılına dokunamadığı iktidara TEKEL işçilerinin, hem de soğukta hem de sırılsıklam olmuşken geri adım attırması bir şey demek. Bu, olacak olanların işareti. Tahminlerimi beklentilerimle karıştırmak gafletine düştüğümü sanmıyorum: İşçi hareketi, felç edilmiş, daha da felç edilmeye çalışılan sendika yapılarını aşacak. Değişim siyasi partilerle değil, bu kez sendikalarla başlayacak. Siyasetteki, parti siyasetindeki sayısız hayal kırıklığının yarattığı sarkastik ataleti yoksulluğun kanlı canlı pervasızlığı sonlandıracak. İşçiler ve yoksullar bu kez aydınları beklemeyecek. El yordamıyla, kıra döke belki, kendilerine gelecekler.
...
“Bahçe sahiplerinden” başlayacaklar küfretmeye, lüks İslami hayattan devam edecekler. Orta sınıfın terbiyeli ve ürkek siyasetinden başlayacaklar saydırmaya takır takır, yeni siyasi elitin ikiyüzlülüğüyle bitirecekler sözlerini. Sadece eşitlik isteyecekler. İnsanca bir yaşam ve hastane kapılarında ölmemek. Evet, böyle olacak. Siz bu yazıyı hatırlamayacaksınız belki, ama böyle olacak. Göreceksiniz.


Hadi bakalım.

14 Ocak 2010

İnci sözlük reklam almış!

Bilmiyorum tabi yeni açılan bir sözlüğün reklam alması ne kadar sürüyor.
Ya da tabi inci dışında üç sözlük takip ettiğimden (ekşi-itü-uludağ) diğerleri nasıl hallediyor pek bilmiyorum.

Ama inci reklam aldı/almış.
Fakat normal görünüme dön tuşu yok.
Bu arada gelişmelerde daha fazla reklam alırsak burası hediye dağıtılan bir sözlük olacaaak, diye vaadlerde bulunulmuş; amen!

11 Ocak 2010

Hüzünlü bir olay! #4 - Sen gittin!

Hiç kimse Yavru Tarzan'a inanmamıştı!
N'ayır, n'olamaz, imkansız dediler!

Fakat kışın ortasında ofiste bir ağustos böceği ile karşılaşmamın başka bir açıklaması olamaz işte!
Öldüklerini düşündüler ama sadece uyuyorlardı!
nihahahahahahahahahahahahaha!

Sadece bir tane gördüm gerçi.
Onu da gittim yine saksının dibine bıraktım. (biliyorum orayı çok seviyorsun ama bana teşekkür için kalkıp masa takvimime kadar geldin.)(bi şey değil canım.)(öperim)
Satıcın elinden kurtardıklarım ise hala uyuyor ya da için için kuruyorlar, bakiciz.

illüstrasyon kişisi! - No #2

Sadi Güran'a daha önce Babylon'un çıkardığı dergiden bahsederken değinmiştik hatırlarsanız, hea evet evet hatırlarız, çok böyle hani dönemin başındaki derslerde şuna değinmiştik, diyen hoca ayağı oldu, idare edin, neyse, Sadi Güran illüstrasyon kişisi diye geçmişti Yavru Tarzan'dan.

resetmagazine'e de değinmiştik. Neyse yav, Reset'in son sayısında bir Sadi Güran röportajı var, Sadi Güran şimdilik t-shirt olayına girişmiş, ilgili linklerden t-shirtlere veö çantalara bir gözatılabilir.

Bir de Reset'in son sayısında Candaş Şişman röportajı var ki, meraklanıp sitesine göz atmama vesile oldu, animasyonları tuhaf, kolajları ilginç.

8 Ocak 2010

Yeni şeyler - uvv t-shirtler!

Yine miapost'tan bi şe geldi bugün.

Şu aşağıdaki linkte çok süper t-shirtler var.

Dear God ve İstanbul hakikaten şirin hea.

Ve sanıyorum sadece erkekler içün.

7 Ocak 2010

Yeni Şeyler - 110 yeni albüm yapmış! (usb bellek şeklinde satışta)

Hea evek, yeni albüm, daha bir parça bile dinlemedim fakat yeni albümü Sıfır, 4 gb'lık usb bellek içinde, hemi de bileklik şeklinde 21.99 TL'den (+3 kargo) satışa  bendeistiyorum.com'da sundukları haberini aldım.

Öyle haberler alıyorum mütemadiyen.

Albümü üç formatta (audio, mp3, flac) dosyalamışlar veee 2 adet de klip eklemişler.
Güzel, dedim evek, siz de deyin.
Güzel valla,  la yoksa yeni bir dönem mi başlıyor, müzik tarihinde bir dönüm noktası mı yaşıyoruz?

Bu bendeistiyorum.com, her gün tek ürün mantığı ile çalışıyor ve ürünlerini bülten aracılığı ile pazarlıyor. Bugüne dek çilek şeklinde toparlanabilir pazar torbasından, aynı anda bir sürü torba taşımanıza imkan verecek ilginç askılığa, yapbozsal zıvırlardan bokoma dedikleri masaj aletine kadar bir yığın tuhaf ürünle tanışma imkanı sundu, biz üyelerine.
Ama bu 110 olayı, usb olması açısından hımmmzz.

Krallık ilan etmek!

Adamın biri en güzelini yapmış işte.

Ben biliyordum zaten.

Ben de istiyorum.
Ühü.

Buna katıl! İnternete sansürü protesto için google maps yürüyüşü!

Bobiler, cansın!

Sansürü protesto için google maps'te Taksim'de  toplanıyoruk! diye manşetten girmişler.




1 milyar kişi olduktan sonra pıt pıt pıt TBMM'ye yürüyeceğiz de diyerek gönlümü çaldılar

Oh, dear.

6 Ocak 2010

Bunu biliyor olun! - Tekel Olayı

Şöyle başlamıştı.

Şimdi 23. gününde, Ankara'da eylemciler referandum yaptılar ve eyleme devam kararı çıktı.
Eylemlerin daha da büyüyeceği düşünülüyor.

Akp karşıtı gazeteciler-siyasiler olaya umutla bakıyor. Misal Banu Avar diyor ki, Tekel işçisi lokomotif görevi görebilir ve büyük bir harekete öncülük edebilir.

2000 küsür TL maaş alan ve bunu bir ne için kaybedeceğini  öğrenen 8bin180 insandan bahsediyorsak, bilemiyorum, neden olmasın?
Gerçi insanların -başka işçilerin de- katılması lazım, deniyor.
Fakat tabi, 500-600 TL'lik sıradan bir işçi olarak 2000 küsür TL maaş alan Tekel işçisinin direnişine katılmak... yine aynı oranda bilemiyorum.

Eylem, bu maaş oranı nedeniyle ilgili kesimden haliyle tepki topluyor. Daha çok Akp karşıtları bu maaşı savunurken, daha çok Akp yandaşları bu maaşı eleştiriyor. Eh, politics!

Diyorlar ki; bu işçiler bu maaşı gerçekten hakediyor mu, bu adamlar bu pozisyon için seçildi mi yoksa tanıdıklar aracılığı ile yerleştirildi mi?

Bilmem! Olmuştur. Bu ülkede kayırmaca hep oldu ve hala oluyor ama verilen hakkı geri alamıyoruz. Ki bence de bazen verdiğimiz hakları, milletvekilinin ömürboyu süren maaşları, dokunulmazlıklar, vs keşke geri alabilsek! Ama yine de zamanında olmuş ve olduysa olmaması gerektiğine katıldığım kayırmalar nedeniyle Tekel'in peşkeş çekilmesi ve insanların ortada bırakılması da onaylanacak bir şey değildir.

Tekel işçileri fakir edebiyatı yapıyormuş, evde çoluk çocuk aç diyorlarmış!
Laisses faire laisses passer yavrim!! Politika kirli bir iştir. Elbette politikacı değil işçiler ama yaani...Ki bir de olayın emeklilik ayağı var, girmeyeceğim ama olur da  4c ya da 4a  her ne bikbik kapsamına geçer de emeklilikleri de yanarsa bu işçilerin hakikaten evde çooluk çoocuğun aç kalabilmesi mümkündür/ anlaşma sağlanamazsa tabi.

Tekel işçileri, sıra onlara gelmeden önce nerdeydi, sorusu vardı ki takdir ettim.
Tekel işçileri, yılan misal bize dokunmadan önce biz nerede idiysek, oradaydılar. Biz Türkler böyleyiz, yumurta kapıya dayanmadan harekete skseler geçmiyoruz. Tarih de böyle diyor. Akıllanacağız. Amen.

Maaş oranının ülke ortalamasına göre yüksek olması Tekel işçisinin direncinin 23 gün ve daha fazla sürmesinde/sürecek olmasında bir etken gibi, neeeyse,  asıl eklemek istediğim maaşlar değil, maaşlar Tekel Olayı'nda buz dağının görünen ucu ve olayın karartılmasında kullanılan küçük bir araç-gereç.

O değil de ya bu Tekel'e uzanan eller eller?

Necati Doğru'dan  üç adet link gelecek şimdi;
Necati Doğru  birinde şöyle demiş;

"Denetleme Kurulu’nun “Hizmete Özel” raporundan özet bilgi: Tekel’in içki bölümündeki 17 fabrikanın özelleştirme ihalesi, 292 milyon dolarla en yüksek fiyatı veren LİMAK-NUROL-ÖZALTIN ortaklığında kaldı.



Fabrikalar yenilenmişti.

İleri teknolojiye geçmişti.


Sadece Bilecik’teki rakı fabrikası 100 milyon dolar ediyordu ve Avrupa’nın teknolojisi en yeni işletmesi olduğu biliniyordu. Bilecik dahil 17 fabrikanın yanı sıra kuru üzüm, suma (üzüm alkolü) şişe, etiket, anason stokları da 141 milyon YTL (100 milyon dolardan fazla) tutuyordu. Yine ayrıca Tekel’in Türkiye’de 81 ilindeki başmüdürlüklerinin depolarındaki 30-35 milyon dolarlık içki stoku da bulunuyordu. Yine ayrıca Tekel’in içki bölümünü de satma kararı alan iktidar (Özelleştirme İdaresi ve Maliye Bakanlığı) bu fabrikalarda çalışan işçinin kıdem tazminatlarını da ödedi, sıfırladı.

Ballı börek pişirdi

Alan kazansın yaptı.


Tekel’in yenilenmiş 17 fabrikası, kıdem tazminatları sıfırlanmış, yetişmiş, çok kalifiye işçileri, 100 milyon dolarlık hammadde stoku, 30 milyon dolarlık içki stoku, toplam 292 milyon dolara satılmıştı. Satın alanlar, bir kaç ay sonra onu Amerikan firmasına 950 milyon dolara sattı.


Devlet’ten 292’ye alış.


950’ye Amerikalıya satış.

Aradaki fark korkunçtu.



İktidar bunu ikram etmişti.


İktidarda AKP vardı."

Bir diğerinde şöyle ;

"Tekel’in 5 fabrikası; (Samsun, Tokat, Malatya, Adana, Maltepe, Bitlis), şehir içinde en merkezi yerde kalmış çok değerli arsaları, makineleri, alet ve edevatlarıyla birlikte İngiliz-Amerikan şirketi BAT’a 1 milyar 720 milyon dolara satıldı.

İktidarda AKP vardı.


Tayyip Erdoğan Başbakandı.


Yıl 2008 olmuştu.


Satıldığı gün TEKEL’in sadece iki fabrikasında “sert paket kapasitesi” 32 milyon kiloya ulaşmıştı. Sert paket sigara (2001 ve Samsun 216) tiryakilerin aradığı markalardı ve üretildiği anda hemen satılıyordu. Paket başına kâr ise en az 40 Ykrş oluyordu. Sadece bu iki fabrikanın üretebileceği sert paket sigaralardan bir yıllık faaliyet kârı 640 milyon YTL tutuyor, bu da yaklaşık 500 milyon dolara denk geliyordu. TEKEL’in sadece iki fabrikasının 3 yılda elde edeceği kâra denk düşen bir para karşılığı 6 şehirdeki fabrika satıldı. Bu fabrikaların arsaları TOKAT’ta şehrin merkezinde, Adana’da şehrin en kıymetli yerinde, Malatya’da kentin merkezinde, Samsun’da denizin kıyısında çok değerli ve TEKEL’i alanın, üzerine konut yapılmak üzere yarın en az 2-3 milyar dolara satacağı arsalar.


TEKEL 147 yıllık şirket.


17 dakikada makineleriyle, marka değeriyle, pazar paylarıyla, arsalarıyla işte o söylediğim paraya sattılar."

Ve bir de şu var;
Bu linkte de Tekel Olayı'ndan haberdar olup da ilgili birimlere haber veren ve satışı durdurmaya çalışan baş denetçinin apar topar yolcu edilişi anlatılıyor.

Ya, böyle işte.
Bir peş-keş dosyasının daha sonuna geldik.

Yavru Tarzan bu yazıyı çocukluk aşkı Tekel Likörü'ne ithafen dökmüştür.
Seviyorduk huleyn!

2 Ocak 2010

Yeni Şeyler - dub-FX - love someone

Yeni diyorum, ben yeni bulduğum için yoksa kayıt 2008 tarihli, yer; Amsterdam.




Ben bu videoya her yerde reklamı dönen tvbitti.com denen yerden ulaştım bir de yalnız, mamma miya.

1 Ocak 2010

Ulus. İliş. Potansiyel Sınav Sorusu - Asya Serbest Ticaret Bölgesi

Arada sırada seslendiğim ulus. iliş. öğrencileri! Heey! Nasılsınız olm?

Aha size potansiyel sınav sorusu! Ya da bu aşağıdakinden haberiniz olursa çok güzel puan toparlarsınız, sınıfta forsunuz olur, gözbebeee olursunuz!

Soru; Asya'daki serbest ticaret bölgesinin olayı nedir?

Çin ve ASEAN 'ın kurucu ülkeleri kendi aralarında bir serbest ticaret bölgesi oluşturuyorlar. Böylelikle bölgedeki zayıf ülkeler güvenlik altına alınacak ve bölge kendi içinde kalkınacak, diğer iki büyük serbest ticaret bölgesi (Avrupa Ticaret Bölgesi ve Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi ) ile kapışma halinde olacaklar ve  Çin'in Asya'daki üstünlüğü tartışmasız bir hal almaya doğru gidecek. (giderrr) Netekim şimdiden kırılgan ekonomiye sahip bazı ülkeler (such as Endonezya ve Filipinler) Çin ürünleri bizim pazarları mahvedecek diye ağlamışlar fakat ne çare; bu ağlayanların ağızları, bu olay uzun vadede herkesin işine gelir veöö Asya ülkeleri daha fazla doğal ürün vs satar diye tıkanmış ki buna ben de pek inanmıyorum. Sçtınız olm, desem, fazla mı karamsar olacağımdır?

Üyeler; kesin gelir;  Çin, Endonezya, Malezya, Singapur, Tayland, Filipinler, Brunei.
Bu yazıyı 2015 civarında okuyorsanız Vietnam, Laos, Burma  ve Kamboçya da rahat katılmış olabilir ya da katılmak üzeredir.

Merkezi nerede, bu da gelir; Endonezya'nın başkenti Cakarta'da. (bu arada Endonezya'nın başkentini de öğrenmiş olduk, İrfan Kaya Ülger 'in öğrencisi varsa aranızda, çok dikkat!)

Dünya düzeni nereye gidiyor tipinde bir yorum sorusu gelirse de yaeae, işte batıda AB andavallığı sürüyor Putin(çok tatlısın) gölgesindeki Medvedev(sen de öyle) önderliğinde Rusya kendi bölgesine dönmeye çalışıyor, Asya'da da Çin önderliğinde ASEAN kendi aralarında ticaret olaylarına giriştiler, diyeee eklersiniz, çok mükemmel olur. Diyorum.

Çok özledim, çok pis öpüldünüz!
Yılın ilk eklentisi de sizin oldu ulus iliş'çiler, haydin hayırlısıooeeyy...