Tarzancam daha iyidir...

2 Aralık 2012

Işıkları açmaya bayılmak

-Anlatabiliyor muyum?
-Anlatiym o zaman.
-Siz bir düğmeyi aşağı yukarı hareket ettiriyorsunuz ve metrelerce ötenizde bir yerlerde bir şeyler değişiyor ya! Hava kararıyor ya da bir şey oluyor ortam aydınlanıyor ya da bir olay bitiyor -gerçekten bir şeyler ölüyor- ya!
-Bilemiyorum, çocukken cadı olmak isterdim. Cadı olmak istememin bence en eğlenceli tarafı ışık çıkartan patlamalar yaratabiliyor olmaktı sanırım. Bu nedele zannerdersem Harry Potter okurken önce lumos! komutunu kapmıştı zihnimm. Puha, lumos deyince büyücülerin asaları ışık çıkartıyordu.
-N'apiym seviyorum işte amk. Ben ki sigara içmememe rağmen hem kibrit hem çakmak taşımış insanım. Kibrit kutularının şık olmasının bunda etkili olma ihtimali varsa da olayı kendime; ehe, ışık kaynağı taşımak iyidir, diye açıklıyordum.
-Sonra minik el fenerlerini taşımaya başladım.
-Geçen gün oyuncakçıda kenarlarında minik fenerler olan bir gözlük gördüm, bi ara gidip aliym.
-Bazen de şey gibi geliyor, ortada birileri bir şeyler yapıyor -rol-, bir ortam oluşuyor ve sizin minik bir hareketiniz bunu daha acaip bir hale getiriyor. Daha büyük! Daha karanlık! Daha acı! Bu şey gibi, sanki kaynayan bir kazana atılan son kurbağa bacağıyla iksirin patlayıp hazır olması gibi. Haha. Çizgi filmlerde bu ana hep bayılırdım. Yani işte ben de kazana son kurbağa bacağını atıyorum. Işıkları açıp kapayarak. Nebliym seviyorum.
-Ya neyse işte, öyle bir fantazi dünyasında yaşıyorum ışıkları açıp kaparken. Üstelik sahneyi göremiyor olmama rağmen, puha.
-Ne romantizmmiş.
-Ortaokulda, şanslıydık ki okulun şahane bir tiyatro salonu vardı. Yıkılan Kartal Eczacıbaşı'yı bilen bilir. Hah, işte onun tiyatrosuna inip ışık odasına kaçıyordum zamanında ben. Yani öyle bayılıyorum geçmişten gelen kareleri yaşatmaya.
-Neyse evet, models.com var; sevin. Mert Alaş kişisi aracılığı ile siteye ulaştık. Mert Alaş, Kate Moss'u tanrıça gibi çekmiş ve Rob Dougan tarafından da övülmüş falan. Sevin sayın.
-Emel Sayın. Fatma Girik. Kanlı Nigar. Kanlı Nigar'da sıçarak yeni bir beceriksizliğe imza atmış oldum niha.
-Bu notta araba tanıtamıyorum. Araba tanıtamıyorum ama tanıtacağım çünküüüü sevgilim Kadıköy geçenlerde yine bana bak burada ne var dedi. Akmar Pasajı. Höh. Akmar Pasajı'na lisede kitap almak içün mütemadiyen uğradım. Üninin ikinci sınıfından sonra akademik hayatı sttretmem nedeniyle bağlarımız gevşedi kitapçılarla. Geçen hafta kitap aramaya öylesine Akmar'a girip hüsranla çıkmak üzereyken dövmeci ve müzik dükkanlarının arasında onu gördüm. Lan galiba tüm dükkan oyuncak araba dolu. Model araba lüdven. Ayıb. Cık cık. Girersem çıkamayacağımı düşünüp girmedim. Raflar araba doluydu olm. Minik arabalar da var. Allah Allah...
-Ya o değil de yine bir yumurta atma dönemindeyim ve çok fena geçti, öyle ki Foo Fighters dinleyip ağladım. Üstelik The Pretender'da. Dedik ama felaket bir dönemdi diye.
-Eha, bi de şu kızları, özellikle bateristi fena şekilde kıskanmışlığım vardır.

Cherri Bomb

-Çoh tatlılar. 
-Çatlamaya çalışan yumurtamın etkisiyle önce kıskanıp sonra tatlı buldum. Maşalla.
-Saygılar.

0 vıdıvıdı: