-Youtube'a giriş için en güzel fakat şüpheli bir yol* navige, paso unutuyorum ama artık çakmanın vakti gelmişti.
-Ne yağdı be evet.
-Bu sefer ben bir şey yapmadım fakat, artık şehircek kimi sktiysek ... klşdasklşaklşd... dikkat etmek lazım bakın fena oluyo, lütfen birbirimizi sevelim koruyalım, delirtmeyelim, ayakkabılarım mahvoldu yeni bir lanet istemesiniz!
-Twitter'da Abdullah Gül'ün nikindeki o cb beni benden aldı. cb.
Bölümü de hatırlattı tabi bana -bana her şey seniee hatırlatıyoor- Yani bilmiyorum ki, normalde o kısaltmayı çok fazla kullanmıyoruz. Sınavlarda artık çok darda kaldığımızda, kimmm yazacak iki saat cumhurrrbaşşkanııı, diyerek cb der geçerdik/geçerdim. Çok da malca bi iş yapıyorum ama affet beni hoca, derdim içimden ama yine de yapardım.
-Negzel zamanlardı.
-Tabii, cb deyip geçmemek lazım. Kolay kazanılmıyor -hadiiiii-
-İsimleri, tarihleri ve zaman zaman yerleri aklımda tutamamak gibi bir olayım var ve bir de tarih seviyorum?! Sadece olayı bilip isim-zaman unutmak ne feci bir şey anlatamam. Bir şey anlatacaksınız ama adamın adı yok, olay nerde geçiyodu, net değil (ya işte Avrupa'da ama ?!!), zaman; yani şimdi bir zaman aralığı veririm ama vermesem daha güzel çünkü zaman aralığı benim yumuşak karnım (yok) ama olayı çok iyi biliyorum!
-Yani bilmiyorum anlamına geliyor. Ama işte itiraf edemiyorum. İsim yok, yer yok, zaman muallak(milattan önce), ne var lan it diye sormazlar mı adama?!
-Soruyorlarmış.
-Mükemmel bir minibüs hikayesi;
Minibüs İlham Perileri Yavru Tarzan'a nasıl dokundu?
Bazen Tanrı'ya kızardım ben bir şey olunca. Yani çok da bir şey olmadı aslında ama Tanrı'ya çattığım olmadı değil. Sonra sakinleşince, ya ben bi halt yemiş olabilirm ehem, diyerek, ya işte ne saçma işler, neyse not etmek istediğim; geçen gün minibüste gidiyorum, Tanrı olmasaydı ne halt yiyecektin lan, dedim, o zaman kim sorumlu olacaktı?
O noktada bir hafiflemişim...
O zaman ben sorumlu olacağım, dedim.
Şu konuda anlaşalım, kendi sorumluluklarınızı bi zahmet Tanrı'ya yüklemeyin, herkez yerini bilsin tamam mı?!!
Kendime diyorum okur, sen üzerine alınma tabi.
Yok hayır, suçu devamlı kadere ya da Tanrı'ya attığımdan değil de, üstlenmek konusunda da fazla hevesli olmadığımı daha bi net farketmiş oldum.
Minibüste.
Minibüste eriyorum.
O zaman sinirlerim yatıştı. Bir anda minibüs günlük güneşlik nurlu bir cennet bahçesine dönüşüverdi. Çünkü Tanrı'ya bile deli gibi kızabilirken kendinize öyle kızamıyorsunuz kljdsalkjsdaljksdaljk... var mı lan böyle bi şey?? bu yazdığımı unutalım...
-Ya minibüs dedim de, kısa mesafe gidiyorum minibüste ve yer buluyorum. Uzun mesafe gitsem, öyle yer bulamam. Kısa mesafe ya, ya yer verilir ya biri kalkar, ya da otobüslere nasıl alıştıysam.
-Da bu minibüs-otobüs enstanteneleri ne zaman bitecek biri bana bunun haberini versin artık. -aranızda antik tanrı varsa, o da olur, olur yani--kşsdalkşasdlkşdslkşdaslkşdsalkşsda yazarken sanki piyano çalıyormuş gibi hissetmeme ne demeli? -bunu başka bi yere daha yazdım-
-* navige'ye şüpheli dedim, Ekşi'de okuduğum kadarıyla girdiğiniz siteleri kaydeden bi yapısı varmış, gerçi artık -eğer hakikaten öyleyse- hali hazırda oluşmuş profilimin ne durumda olduğunu zerre sallamıyorum ama tabi manyak bu insanlar...
-Geçen akşamlardan birinde, aynı gün Eminönü'nde neredeyse yüzmüş olmama rağmen, Kadıköy beni mükemmel bir hava ile karşıladı, seni ben yerim.-2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı'nı, kınayalım da bir yandan, atlamayalım.
0 vıdıvıdı:
Yorum Gönder