-Benim bile yok böyle biriyle elele resmim.
-Güllerle bile resmim yok.
-Ki gülleri de çok severim.
-Kocaeli'nde Elele Polis Merkezi var.
-Kocaeli'nde ne yok ki zaten!
-İzlediğim bloglardan biri daha kısmen yayını kesmiş. Arada sırada açıp baktığım tek blogtu. Skicem.Çok da Skimde, normalde Sürüden Ayrılan Koyun'un, sevdiği pozisyonları detaylarıyla anlattığı ve netten bulduğu güzel hatunları osbir malzemesi diye paylaştığı şahane bi blogtu. Bi ara yazar aldı, sonra yazarları uçtu mu gitti mi nebliym. Hayır bu giden-uçan yazarlardan biri değilim, ha-ha. Neyse, hatta şunu da paylaşmam lazım; bu ekşi'deki ug tek'in kendi bloğunda yaptığı ve bi adam çıksa kızlara resim yollayın dese hayyatta yollamazlar diye ortam eleştirisi yaptığı olayı Koyun, ug tek'ten biraz daha önce bloğunda yapmaya başlamıştı. Evet, hatunlar Koyun'a yayınlasın diye fotoğraf gönderiyorlar giiibiii bir durum vardı-hala var aslında.
O olay nasıl başladı tam bilmiyorum. Kızın biri Koyun'un hikayelere dayanamayıp kendiliğinden mi gönderdi yoksaaa Koyun bi yazısında, kendinize güveniyorsanız yollayın mı dedi, çok sıkı takipçisi değildim, kaçırmışım.
Neyse, Koyun askere gitti, aslında daha önce yazmak istediğim ama sonra Koyun öyle yaptıysa bana bok yemek düşer deyip boşverdiğim bir şey geldi başına. Travmatik bi olaydı aslında, atlatır diye umuyordum ama bugün gördüm ki Koyun tüm yazılarını silmiş. Blogta sadece hatun bacakları var şimdi. --koşun--
Yani tamam hatun bacakları olsun, bi şe demiyorum, esasen hatun bacağı severim. Ya da sevmem bilemiyorum, duruma göre değişiyor.
Da şeyi farkettim; blogları öyle bir hevesle açıyoruz, paylaşıyoruz, birileri yazdıklarımızı seviyor, sonra çok sevilirsek geyiğine başladığımız blog bir anda değerleniyor, değerlenince de kişiselleşiyor aslında. Kişiselleşince de, yaşanan ufak bir olayda esasen başka bir şeye karşı verilen tepki sonucu kendi yaratımızı ortadan kaldırmaya kadar gidebiliyoruz. Kaç tane böyle yanan blog gördüm.
Yabmayın olm.
Da bu sefer hakikaten üzüldüm. Şöyle biline ki Çok Da Skimde, sadece kadın bedeninden ibaret bir blog değildi!! -öyle de dert edindim- Koyun çok eğlenceli bir herifti -hala da öyle- ve takipçileri onu okumayı seviyordu. Bir şey oldu, -tamam baya kötü bir şey oldu- ve kafası attı -gerçekten fena attı- ve beeelki Palahniuk'un Tıkanma'da vardığı yargıya vardı; hayatta hiçbir şey seksten daha önemli değildir! Gene geçen gün biri bi yerde paylaşmış, aha işte yine demiş usta;
Yani işte, tamamen kendi dingil algılamam, Koyun öyle bir noktaya vardı galiba, öyle ki açıklama yapmaya bile gerek duymadan yazdığı her şeyi blogtan kaldırdı ve geriye sadece kadınları bıraktı... ya da belki ben olayları dramatikleştirmeye bayılıyorumdur...
Halbuki ben Koyun'un ilk blog girisini de hatırlıyorum. Gerçi en başından beri takip etmiyordum ama merak edip en başa dönmüştüm. Galiba blogger'ın sistem bayağı sağlammış ve kaydettiğimiz bilgiler kaybolmayacakmışmış --kafam mı güzeldi okurken acaba-- ; o zaman biz de bir şeyler bırakalım, tipi bir yazıydı. Yanlış da hatırlıyor olabilirm ama sanki böyle bir şeydi, ya neyse, en nihayetinde adamın amacı bir şeyler bırakmaktı geleceğe...
... ve olay, bacaklarım nasıl, diye yazan hatunlarla sonuçlandı. -Tarzan, anlamakta zorlanıyorsun biliyorum ama it is da best!!-
Aslında iyi sonuçlanmış, değil mi ama, kimse zaten uzun yazıları okumuyor??
-Benim de erkek arkadaşıma çok da skimde'yi okutup , yaaaaaaaaaani acaba mı, diye yanaşma hayallerim vardı bi de...
-Bloglarınızı katletmeyiniz!
-Özellikle dişiler çok yapıyor bunu.
-Romantiğim n'apiym. Ben de lisedeyken bir şeye kızıp günlüğümü parçalamıştım ve tamamen okunamayacak hale getirmek bayağı vaktimi almıştı. Ve sonra pişman olmuştum. Kimsenin skinde olmayacağını biliyorum tabi ama kendi tarihimi yakmıştım en nihayetinde. Belki benden geriye hakikaten kayda değer bir şey kalmayacak ya da kalanlardan hiçbir zaman memnun olmayacağım ama yine de yaptığım şeyi yoketmem bana hala kabuledilebilir gelmiyor. Öyle ki yazdığım saçmalıkların bile kalmasından yanayım. Bilemiyorum, öyle barışığım kendimle demek. Ya da yoketmeyeceğimi bildiğim için kısmen dikkatli davranıyorumdur bir şey yaparken. Falan. Yoo öyle de değil, tamam gerçi herkesin benim gibi davranmasını beklemiyorum ama ne zaman birini böyle kendi yazdıklarını bir hışımla silerken gördüğümde, üzülüyorum, biri kendine ve aslında hepimize dair olan ve aslında hepimizi geleceğe iletecek verileri yokediyor, aslında hepimiz ölüyormuşuz gibi hissediyorum. O, entrileri silip sözlüğü terketme olayına da bu yüzden karşıyım. Bi yazar demişti -hep unutuyorum kim olduğunu- okunduktan sonra roman artık yazarına ait olmaz. Entriler de öyleydi benim için; biri oylayıp sevdiyse ve bilgilendiyse artık entri sözlüğe ve okura da aittir. Enrinizi silince o çok sevdiğiniz sözlüğü de siliyorsunuz aslında... gibi.
-Bazı kişisel hezeyanlar.
-Hayır siz silince, daha saçma bulduğunuz/bulduğumuz yaşam formunun entrileri yaşayacak??!
-Banane! -çoğu zaman çok sinirli oluyorlar- -çoğu zaman da en sevilenler oluyorlar--Bilemiyorum.
-Silme hakkını elbette tanıyorum ama seveniniz varsa, yakmadan önce bir daha düşünün istiyorum sadece, seviliyorsanız artık yazdıklarınızın tamamen sizin olmaması gibi bir durum var bence. Sizin kendi ruhunuzla kapışmanız, yaratınızı yoketmenizin nedeni olmamalı. O zaman ne yapmalı onu d bilmiyorum ama sevmiyorum bunu amk.
-Saygılar...