-Peki ya dişilerin oturdukları yerde mastürbasyon yapabiliyor olmaları? Ben bundan sonra bilgisayarının arkasına saklanmış, harıl harıl çalışıyor gibi görünen her dişiden korkarım arkadaş!
-Kiiii, harıl harıl çalışıyor da olabilir hakikaten.
-Yaaani...
-Yaaani, bir lütuf..
-Şeyolsaydı keşke; üşümeseydik... ya da nebliyim, sadece kısa çorap giydiğimizde üşümemiz geçseydi... başka hiçbir şey giymemize gerek olmadan takılabilseydik... ya da şapka... ya da eldiven... ama sadece birini giydiğimizde üşümeseydik, yoksa üşüseydik... hepsi aynı anda zor geliyor ya ama böhü... sevmiyorum üşümeyi, öyle fantaziler kuruyorum sabah kahvaltılarında özellikle... sadece çorap iyi olurdu evet... Fıratmışım gibi hissettim.-Birincilik teli. şlkdşasldk
-N'oldu peki? N'oldu, olan şu; kurumsal manada iletişim olayında ilerlememiz neden sosyal manadaki iletişimde ilerlememizden çok daha hızlı? Hatta diyebiliyorum ki, keşke kurumsal manada gösterdiğim iletişim becerisini gibi sosyal manada da gösterebilseydim... Kurumsallaştıkça asosyalleşiyorum?! Öyle olsa ne trajik olurdu diye yazdım halbuki öyle olduğu falan yok bu arada. Ya ne tırtsın Tarzan yea... işldsailşasdlşisda...
-Onu bırak kurumsal manada iletişim becerisi gösterdiğim falan da yok yaaani, bu kadar yazışşş olur ya, sie Tarzan.
-Trajik-kurumsal-iletişim... hepsi bir arada olsun istemiştim...
-Yok ya olan o değil; senin için yazıyordum yaa ben... okumayı sevmiyormuşsun fakat. Haaah, trajik olan bu. Sen kiii, en minik hedeyi bile gogıllayan malsın, ki bunu çok sevmiştim, sen bi şeyleri gogılladıkça ben orgazm oluyordum, tarzanı mı gogıllamayacaksın, diye düşünüp, bir ümit, bir umut, yazdım mınakoim ya! Şimdi şey gibi hissediyorum, kucağında bebeğiyle Beyazıt Meydanı'nın ortasında kalmış gibi... kafamda köylü kızı tipi başörtüsüyle... e tarzanım eee eee, e!
-I love Beyazıt Meydanı.
-Gerçi o meydan da her geçen gün küçülüyor sanki ama...
-Ama ben sana tarzan yapmıştım!
-O arada bir yerlerden Paulo Coelho, bi sn. söyleyeceklerim var, diye atlayıverdi;
"Bazı şeylerin gitmesine izin vermek işte bu nedenle çok önemlidir! Onları serbest bırakmak, gevşek olanı kesmek! İnsanların hiç kimsenin işaretli kağıtlarla oynamadığını anlaması gerekiyor! Bazen kazanırız ve bazen de kaybederiz; hiçbir şeyi geri almayı bekleme, yaptıkların için takdir edilmeyi bekleme, ne kadar zeki olduğunun keşfedilmesini bekleme ya da aşkının anlaşılmasını...daireyi tamamla, gururlu, yetersiz ya da kibirli olduğun için değil, sadece artık onun senin yaşamında yeri olmadığı için; kapıyı kapat, plağı değiştir, evi temizle, tozdan kurtul! Geçmişte olduğun kişiyi bırak ve şu anda kimsen 'o' ol!"
-Kendimi ifade edemiyorum sanırım şlksadlşksdalşkas...
-Penguen 8. , Uykusuz 3. yaşgününü kutladı ya, özellikle Uykusuz çok güzel olmuş ya, resmen mizaha doyduk. Bu anları yaşıyor olmak bile güzeldi... ya da hasta mı olucam nedir her şeyi abartıyorum lksdaşlkdlk...
-Peki ya sana yazmaya devam edecek olmam??
-Hakikaten hasta olacağım galiba, evet.
-Geçen günlerden birinde Beyoğlu'nda, saat 22 suları etrafında, Taksim Meydanı'na doğru arkadaşlarla yürüyorum, mutsuz insanlar üstüme üstüme geldi. Hiçbir şey yapamadım.
-Bazılarınız itiraf etsin, hala oturduğu yerde mastürbasyon yapabilen kızlardasınız değil mi?
-Ben bu ruhu seviyorum.
-Oldu canım, oldu bebeğim.
0 vıdıvıdı:
Yorum Gönder