-Yaptım evet. Otel bana odasını net 130 TL'ye vermiş, ben onu Euro olarak algılayıp sisteme komisyonlar dahil 160 Euro olarak verdim. Öyle satılıyormuş ne zamandır. Otele 130 TL vercez ama 160 Euro'ya satıyoruz odalarını evet. Samsun'da bir otel. Hem de 3 yıldızlı bu otel.
-N'apmışım mına koim.
-Satış direktörümüz beni alkışladı... bravaa.. bravaa... bu kadar mal olunur klşdsalkşsdklş
-Patron, bi dakka bi yanlış anlaşılma olmuş... şklasdlşkdslşk...
-Odaları Euro olarak satıyoruz canım biz. Bana Euro fiyat verin sıkmiim topuunuza!!
-Bıktım da ben işimden, bilmem söylememe gerek var mı?
-Hayır acenta değilim. Ama benim sayemde oteller binlerce acentaya ulaşıyor. Bu da çok sık yapılan bi hata. Acenta diilim lan ben!
-Hayır, acentalar da bana bağlı değil.
-Sıkıldım anlatmıyorum.
-
Yavru Tarzan hüzünle sunar;
Bazı soruların hikayesi;
Sabah uyandı, aynadaki yüzüne baktı, üç-dört sene önceki halinden eser yoktu. Bu muydu o heyecanlı insan? Koşup hoplayan, beldenaşaa hikayeler anlatan, parti var lan gelsenize, diyen, arkadaşlarını sürükleye sürükleye dışarı çıkartan, --gööyaa-- bir şeylerin farkında olan, umut vadeden mal, bu muydu?
Kendine gerekçeler sundu; ya para, ya aile, ya iş ortamı, tanınmayan şanslar, zamansız tembellikler, bireysel takılan arkadaşlar, gelip geçen sevgililer, yanlış anlaşılmalar, bunalımlar, umutsuzluklar, elden-ne-gelircilikler, ödleklikler, dertler, tasalar ve bazı diğer skler...
Da kime sayıyorsun? r u talkin to me?
Bunlar, dedi, senin kendine sunduğun baazı gerekçelerin, sen de ben de biliyoruz ki bunlar gerçek bile değiller. Aslında burada varolmadığını bildiğin benden bile daha yalan bunlar... ve bi de o heyecanlı insan, dedi, sözünü tamamlayamadan banyodan çıktı eleman, konuşan hayal yokoldu.
... ben değildim, diye kendi kendini tamamladı cümle, ben olsaydım heyecanım kaybolmazdı, di mi? Var ya öyle durdurulamaz yaşlı teyzeler-amcalar; 80 yaşında ama hala mı koşturur bi insan, koşturuyor, hayat diyor, ben bitmeden bitmeyecek; o işte, o benim ben sandığım.
O zaman, dedi, o sandığım ben değilsem, ben kimim?
Öyle havada kaldı soru, soru bile varlığından rahatsız oldu, öyle bi gerildi ortam, sonra bir yerlerde pencere açtılar da rüzgar esti, bi ürperdi bilimum ruhlar, geç kalıyorsunuz zilleri çaldı. Sonrası giyinme faslı fln...
Soru kaybolmadı, artık ortamdaki havadarlığa göre elemanın sağ ya da sol üst köşesinde iş yerine kadar sahibini takip etti. Perdeleri yırtılmıştı ve kendi öz güneşi canını çok yakıyordu.
Sonra müşterisi aradı, misafir ödeme yapmadan kaçmışmış, kredi kartı da cevap vermiyorumuş, ne yapılacakmış?
Ve işte her şey daha güzel oluyordu.
Resmen kaybolmuştu.
-Falan.
-Sevgiler, saygılar...